30 Eylül 2017 Cumartesi

KAHRAMANA VEDA

Yıllar önceydi. Varna'daki zulümden trenle kaçan  genç bir oğlan. Ve hayatları İstanbul'da kesişen bir göçmen kızı. Mücadeleyle geçen yıllar... Kurdukları yuva umutları olmuştu sanki. Hele yuvanın meyveleri olan yavruları acı hayatlarını ballandırıvermişti bir anda. Cemal amelelikle geçirdiği yıllarda çocuklarının kahramanı olmayı başarmış bir baba, Reyhan da kocasının hayat mücadelesine destek vermek için fabrika köşelerinde saçını süpürge eden fedakar bir anne oluvermişti. İki küçük kız çocuğu da ailelerinin  bu zorlu savaşlarında onlara hep destek olmuşlardı. Bazen delinmiş ayakkabılarla okula gitmişler, ıslanan ayaklarını göstermemek için eve geldiklerinde hemen odalarına kaçmışlardı. Bazense beden eğitimi için eşofman isteyen öğretmenin isteğini babalarına söylemeden arkadaşlarından ödünç alarak halletmişlerdi. Onlar da kendi çaplarında  yaşam kavgalarına ortak olmuşlardı..

Aradan yıllar geçti. Çocuklar büyüdü. Cemal Bey'in beli büküldü. Reyhan Hanım'ın saçları ağarıp pamuk tarlasına döndü. Cemal Bey ilerleyen yaşına rağmen sigarayı bir türlü bırakmıyordu. Reyhan Hanımla da tek kavgaları şu meret yüzündendi. Son zamanlarda öksürükleri artan Cemal Bey'in "Bir doktora görün" diye başının etini yiyordu Reyhan Hanım. Cemal Bey ise hep geçiştiriyordu. Kızlar da ne kadar ısrar etmiş olurlarsa olsunlar Cemal Bey'i ikna edememişlerdi. "Hiç olmazsa şu sigarayı bırak" diye dil döküyorlardı her seferinde. Ama babaları hiç dinler miydi onları? Bir kulağından girip diğerinden çıkıyordu.

Hastalık ilerledi, öksürüğün yanında sesi de kısılınca tedirgin oldu Cemal Bey. Ama belli etmedi. Eşinin haline daha fazla dayanamayan Reyhan Hanım söylene söylene Cemal Bey'i pes ettirdi. Sonunda birlikte hastaneye gittiler. Çeşitli tetkikler yapıldı. Gözlem ve teşhis için bir süreliğine hastaneye yatırdılar. Şekersiz çay, tuzsuz yemekler hiç Cemal Bey'e göre değildi. Arada kızına çaya şeker atması için yalvarıyordu ama doktorun kesin emri vardı. Şeker yoktu. Yine de babasına kıyamayan kızı bardağa şeker atıyormuş gibi yapıyor, Cemal Bey de şekerliymiş gibi içiyordu çayını. Tadı tuzu olmayan yemekler önüne geldiğinde "Bunlar nasıl nimet?" diye söyleniyordu söylenmesine ama çaresi yoktu. Reyhan Hanım da başucundan hiç ayrılmıyordu. Eşine destek olmak için güçlü görünmeye çalışıp her zamanki gibi sevgiyle gülümsüyordu. İçine akıttığı gözyaşları gece çıkıyordu ortaya. Kızlar da babalarının yanına dönüşümlü gelip refakat ediyorlardı. Kızlarının biricik kahramanı hastaydı. Bu onlara da ağır geliyordu ama babalarına hissettirmemeye çalışıyorlardı. Cemal Bey'in bir dediğini iki etmiyorlardı. Cemal Bey ise sürekli helallik istiyordu. Onları bir türlü rahat yaşatamadığını anlatıyordu. Oysa kızlar babalarından da hallerinden de memnundu. Reyhan Hanım da çocukla ilgilenir gibi üzerine titriyordu biricik eşinin.

İki hafta kadar daha zaman geçti. Doktorlar artık teşhisi koymuştu.  Akciğer kanseriydi Cemal Bey. Kanser son evredeydi. Artık yapacak bir şey kalmamıştı. Hastalığını Cemal Bey'den gizlemeye karar verdiler. Son zamanlarını evinde geçirmesi için hastaneden çıkardılar. Doktor hastanedeki diyete evde de uyulmasını istemişti. Tatsız tuzsuz yemekler, şekersiz çaylar.. Reyhan Hanım'ın içi el vermiyordu bunlara. Sürekli "Bir arzun var mı?" diye soruyordu eşine. Cemal Bey kendisinden hastalığı gizlenmiş olsa bile sanki hissetmiş gibiydi. Arada ölümden bahsedip helallik istiyordu.

Ölümünden bir gün önce Reyhan Hanım'dan muzlu puding istemişti Cemal Bey. Doktor aklına gelince önce tereddüt etti Reyhan Hanım. Ama sonra kalkıp yaptı muzlu pudingi. Cemal Bey kase kase yedi tatlıyı. Dünya hayatına veda etmeden önce yediği son tatlı olmuştu. Ertesi sabah bir ara uyanan Cemal Bey, yanıbaşında uyuyakalan eşine seslenmişti. Reyhan Hanım, "Buyur Bey, bir şey mi istedin?" diye açtı gözünü. Bir bardak süt istedi "İçim yanıyor!" diyerek. Dolaptan bir bardağa süt doldurup getirdi Reyhan Hanım. Kana kana içti Cemal Bey. Sonra da başını yastığa koyup, derin bir uykuya daldı. Hem de bir daha uyanamamacasına. Geride ise onu hiç yalnız bırakmayan fedakar bir eş ve onu kahramanımız diye seven iki evlat bıraktı. Reyhan Hanım ve kızları da kahramana, ona yakışır şekilde veda ediyorlardı...

41 yorum:

  1. Hasibe'ciğim gözyaşlarımı zor tuttum okurken inan. Reyhan hanımın,eşine o muzlu pudingi yapmasına o kadar sevindim ki, bir an ya yapmazsa diye ödüm koptu. Eline, emeğine sağlık. Bu hikayelerini bir kitapta toplamayı düşündün mü? Harika yazıyorsun.
    Sevgiler:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazdıktan sonra ben de Reyhan Hanım'ın muzlu puding yapmasına iyi ki yaptı dedim.Yoksa pişman olurdu ömür boyu.Yazdıklarımı bir kitapta toplamayı çok istiyorum. Nasıl olur,ne zaman olur bilemiyorum. Çok teşekkür ederim güzel düşünceleriniz için. Sevgiler:)

      Sil
  2. Çok dokunaklı bir hayat öyküsü. Göç etmek zorunda kalanların hayat mücadelesi zaten her şeyleri geride kaldığından sıfırdan başlıyor ve çok çetin oluyor.

    Bir aile dayanışması, bir yitmekte olan aile birliği öyküsü okuduğum için çok sevindim. Cemal Bey üzdü biraz ; ama hayat böyle.

    Emeklerinize sağlık :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Göç, başlı başına bir hayat öyküsü. Geride bırakılmak zorunda kalanlar,yeni hayatlar...Zor gerçekten. Böyle zamanlarda ailenin önemi ortaya çıkıyor. Hayat acısıyla,tatlısıyla yaşanıyor.
      Teşekkür ederim.:)

      Sil
  3. Hikayenin sonunu o kadar içim titredi . Çok güzeldi . 😊

    YanıtlaSil
  4. Güzel bir hikâye... Kaleminize sağlık.

    YanıtlaSil
  5. Bu hikaye beni nerelere götürdü bir bilseniz. Çilekli pudingini yemeye rahmetli babamın vakti yetmedi. Ve o günden sonra benim elim asla çilekli pudinge gitmedi. Hikaye o kadar gerçekçi ve içten ki.. Ve bizim için de bir o kadar gerçek..
    Kaleminize sağlık..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Babanıza rahmet diliyorum. Hepimizin hayatında yaşanan gerçekler sanırım bizimkisi.
      Teşekkür ederim..

      Sil
  6. Dertsiz adamı ağlatırsın, o derece yani...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Niyetim kimseyi üzmek değil ama kalemden öyle damlıyor sanırım.

      Sil
    2. Öyle düşünmeyin, çok güçlü kaleminiz var. İçinizden geldiği gibi devam edin :)

      Sil
  7. Acaba gerçeklik payı var mı diye iç gecirdim resmi görünce :( oy cok korktum üzldm bian . Neyseki hikayeymis. Cok dokunakliydi ellerine saglk

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında biraz gerçeklik payı var.Çok teşekkür ederim.:)

      Sil
  8. Hikayeniz gerçekten çok sıcak çok içten ve içini titretiyor insanın. Ellerinize sağlık :)

    YanıtlaSil
  9. Bir babanın rahat yasatamadim sizi diye evlatlarından helallik istemesi...nasıl da derinden sizlatti içimi... emeğinize,yüreğinize sağlık...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir baba için en zor anlardır belkide. Teşekkür ederim...

      Sil
  10. Dokunaklı ve güzel bir hikaye..İnsanın içini sızlatacak cinsten.Emeğine sağlık.
    Blogunu çok sevdim.Sevgiler:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim güzel düşünceleriniz için. Sevgiler:)

      Sil
  11. çok güzeldi yaa. bir de muzlu puding ah ah en sevdiğim kakaoludan sonra, yapınca bir anda tam altı kase yiyom valla. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim. Altı kase gözümde canlanınca maşallah dedim.:)

      Sil
  12. Keşif etkinliğinden geldim :) Böyle kalbe dokunacak hikayeler okumamıza vesile oldular :)

    https://gizemmozdemiiir.blogspot.com.tr/

    YanıtlaSil
  13. Çok güzel çok içten bir hikaye, kaleminize sağlık :)

    YanıtlaSil
  14. Gerçek bir hayatve dayanısma allah herkese nasip etsin tebrikler

    YanıtlaSil
  15. Çok dokunaklı
    Çok gerçekçi
    Güzel bir yazı
    Gönlüne sağlık 👏👏

    YanıtlaSil
  16. fedakarlıklarla bezenmiş hayatlara itanesi daha, nedense tanıdık geliyorlar bu hayatlar bana. İlgiyle okudum yazınızı. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Belki siz de o hayatların bir parçası olduğunuz için tanıdık geliyordur.Teşekkür ederim.

      Sil
  17. Böyle bir yazı için çok teşekkürler. Ağlattı resmen.
    Sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben teşekkür ederim yorumunuz için. Sevgiler...

      Sil
  18. Ne kadar etkileyici anlatmışsınız, hele sonu çok dokunaklıydı, elinize sağlık, sevgiler

    YanıtlaSil
  19. Ne kadar güzel yazılmış. Çok dokundu bana.
    Kalemine sağlık canım.
    Sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim. Sizin de yorumunuza sağlık. Sevgiler...

      Sil
  20. Çok güzeldi okurken gözlerim doldu gerçekten...yüreğine emeğine sağlık çok güzel bir öykü olmuş canım benim sevgiler ....

    YanıtlaSil
  21. Çok dokunaklıydı elinize yüreğinize sağlık

    YanıtlaSil
  22. Yalan dünya işte kimi ağlatır kimini güldürür...Anın tadını çıkarmak kalıyor geriye sevgiyle ailene sarılmak gibi.Çok zor yaa...Kalemine sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tek gerçek an'ı yaşamak... Gerisi boş aslında. Bir de en güzeli elimizdekileri kaybetmeden değerlerini bilip sevdiklerimizi hissettirebilmek. Teşekkür ederim.:)

      Sil
  23. "Bu hikayeyi ben okumuştum ya" diye diye okudum yazınızı; yorumlara geçince de hatırladım nerede okuduğumu ama yine de yorum yazmadan edemedim. :)

    YanıtlaSil