5 Ocak 2018 Cuma

HİLAL İLE PORTAKAL

Mahallenin birinde Hilal adında şirin mi şirin bir kız yaşardı. Tek katlı kerpiç evinin bahçesinde rengarenk çiçekler doluydu. Bir de dalları Hilal'in odasının penceresine uzanan küçük bir portakal ağacı vardı. Hilal bu ağacın kokusunu çok severdi. Her sabah uyanınca ilk iş penceresini açar portakal ağacına selam verip kokusunu içine çekerdi. Hele meyve verince portakallarla konuşmadan edemezdi. Okulda canını sıkan biri olsa eve gelir gelmez hemen bir portakala anlatır, rahatlardı.

Güzel bir haber vermek için de hemen portakal ağacına koşardı. Havalar iyiyse altında oturup saatlerce dertleşirdi. Bu Hilal'e iyi geliyordu. Terapi gibisin portakal diyordu kendi kendine. Rahatlamış bir şekilde yatağına girip mışıl mışıl uyuyordu.

Hele portakallardan biri vardı gözüne kestirdiği, sürekli onunla konuşmak için bahane üretiyordu. O portakalcık da ne anlatsa dinliyordu. En yakın dostu gibiydi Hilal'in.

Bir gün kardeşini portakal ağacına şikayet ederken babası işitti söylediklerini. Hayrola Hilal kendi kendine mi konuşuyorsun? Hayır babacığım, portakalla konuşuyorum dedi Hilal. Babası dalga geçtiğini zannedip kızdı. Oysa doğruyu söylüyordu.

Aradan aylar hatta yıllar geçti. Hilal ile birlikte büyüdü portakal ağacı. Tabii bu zaman zarfında Hilal'in serüvenleri hiç bitmedi. Portakalla aralarındaki muhabbet her geçen gün daha da artıyordu.

Gel zaman git zaman develerin tellal, pirelerin berber olduğu zamanlarda portakal ağacına birşeyler olmaya başladı. İnceden inceye süzülmesi, her gün halsiz görünmesi Hilal'in de canını sıkıyordu besbelli. Ama yapacak bir şey yoktu. Portakalcık hastalanmıştı. Umarım hemen iyileşirsin diye dilek diliyordu Hilal. Her gün yanına gidiyor, halini hatrını soruyor. Onu motive etmek için sevgi sözleri söylüyordu hem de en güzellerinden. Babasından öğrenmişti Hilal, sevginin tüm hastalıklara şifa olduğunu.

Aradan günler geçti. Babası haklıydı. Sevgi, hasta odasına şifa getirdi, portakalcık iyileşti. O süzgün halinden eser kalmadı. Hilal ile Portakal, o iki kadim dost, ömür boyu birbirlerinden hiç ayrılmadan mutlu- mesut yaşadılar. Ne diyelim onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine. Gökten üç portakal düşmüş: Biri bu masalı yazanın, biri okuyanın, biri de Hilal'in başına. :)

28 yorum:

  1. Çok güzel bir çocuk masalı olmuş sevgili arkadaşım, çocuklar bayılır buna, eline sağlık:)

    YanıtlaSil
  2. Bide yorum yazanların başına :))
    Emeğine sağlık harikaydı:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O halde gökten dört portakal düşsün:)
      Teşekkürler:)

      Sil
  3. çocukken kendi kendime karşıma koyup dertleştiğim oyuncaklarım geldi aklıma :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sanırım herkesin bir dert ortağı oluyor o dönemde.:)

      Sil
  4. ayyyyyyyy ne güzel iç ısıtan huzur veren insancıl bir öyküüüüü :)

    YanıtlaSil
  5. " sevgi tüm hastalıklara şifadır"...
    aldım kabul ettim ;)

    YanıtlaSil
  6. Mis gibi portakal kokusu geldi buralara :)

    YanıtlaSil
  7. Ne güzel mutlu son :) Bu arada temanız değişmiş.Hayırlı uğurlu olsun :)

    YanıtlaSil
  8. Yüreğinize emeğinize sağlık :)

    YanıtlaSil
  9. Masallara bayılırım... hele portakal kokulu olanlara :) elinize sağlık..

    YanıtlaSil
  10. Süpersiniz bayıldım gerçekten, elinize sağlık, sevgiler:)

    YanıtlaSil
  11. Çok güzel bir masal olmuş. Teşekkürler...

    YanıtlaSil
  12. Çocuk kalbi her zaman tertemiz, sevgi dolu..

    YanıtlaSil
  13. Selam!!! Mail adresinizi bulamadım yoruma yazayım dedim :) Mimlendinnn .Yapmak isterseniz bloğuma beklerim.^-^ Sevgiler <3
    ruhsa.blogspot.com.tr

    YanıtlaSil
  14. Güzel tatlı paylaşımın için çok çok teşekkür ederim İkizim :)))))

    YanıtlaSil
  15. Valla tam bir çizimlik bir hikaye :)

    YanıtlaSil
  16. Çok tatlıydı :) Emeğine sağlık.

    YanıtlaSil