İstanbul'dan Mardin'e cinayeti araştırmak için gelen İbrahim'i bambaşka serüvenler beklemektedir. Hüseyin'in hayatında önemli yeri olan hatta aşık olduğu söylenilen esrarengiz kız Meleknaz'ın peşine düşer ve kendini bir girdabın içinde bulur.
Meleknaz, Suriyeli bir Ezididir. IŞİD zulmünü iliklerine kadar yaşayan, görme engelli bebeğiyle hayata tutunmaya çalışan genç bir kadının yaşadıkları içler acısı. Sevda ve acının iç içe geçtiği bu kitapta Ortadoğu gerçeğine de parmak basılıyor. Işid'in zalimliği gözler önüne seriliyor.
Hüseyin Meleknaz'la birlikte imkansızın peşindedir aslında. Her ikisinin inancı da birleşmelerine müsaade etmemektedir. Ama Hüseyin kararlıdır. Belkide bu kararı onu ölüme adım adım yaklaştırır. Yer yer Ezidiler tarafından kutsal sayılan kavramlara da değinilmiştir. Ama yaşanan zulüm, insanın içine işleyen cinstendir.
İbrahimse, arkadaşının ölümünü araştırırken her dinlediği şeyin ardından ayrı bir hikayenin içinde bulur kendini. Bakalım bu hikayeler onu nereye götürecek?
Zülfü Livaneli yine sanatını konuşturmuş bence. Yazarın anlatım tarzını seviyorum. Bu kitabın dili akıcı, kolay okunabilir nitelikte. Yaşanan sahneler insanın içini acıtsa da yazar bunu ustalıkla aktarmış. Şimdilik benden bu kadar. Herkese keyifli okumalar dilerim.
Biraz da yazara dokunalım. Bakalım neler dökülecek onun ağzından hep birlikte görelim:
Harese nedir bilir misin oğlum? Arapça eski bir kelimedir. Bildiğin o hırs, haris, ihtiras, muhteris sözleri buradan türemiştir. Harese şudur evladım: Develere çöl gemileri derler bilirsin, bu mübarek hayvan üç hafta yemeden, içmeden aç susuz çölde yürür de yürür. O kadar dayanıklıdır yani. Ama bunların çölde çok sevdikleri bir diken vardır. Gördükleri yerde o dikeni koparır çiğnemeye başlarlar. Keskin diken devenin ağzında yaralar açar, o yaralardan kan akmaya başlar. Tuzlu kanın tadı dikeninkiyle karışınca bu, devenin daha çok hoşuna gider. Böylece yedikçe kanar, kanadıkça yer, bir türlü kendi kanına doyamaz ve engel olunmazsa kan kaybından ölür deve. Bunun adı haresedir. Demin de söyledim, hırs, ihtiras, haris gibi kelimeler buradan gelir. Bütün Ortadoğu'nun adeti budur oğlum, tarih boyunca birbirini öldürür ama aslında kendini öldürdüğünü anlamaz. Kendi kanının tadından sarhoş olur.
Uzaklardan bir kadın, "İnsanlık ağacının kırılmış dalıyız biz" diyerek ağlıyor.
O zaman anlamadığım bir şey oluyor. Angelina Jolie, Melek Tavus'a dönüşüyor. Ben zaten onun annesiyim diyor, o bebeği zaten ben doğurdum. Salak mısın sen, iki gözü kör doğdu ki bu dünyada Ezidilere yapılan kötülükleri, zulümleri görmesin, dağda boğazları kavrularak susuzluktan ölen bebeleri, IŞİD'in kaçırıp köle pazarında sattığı, on militan tecavüz edince Müslüman olursun, sevaba girersin diyerek rahimlerini paramparça ettikleri kız çocuklarını görmesin, Tanrı'nın diyarından alıp dünyaya indirdiğim insan soyunun vahşetine tanık olmasın. Bu dünyada olup biten her şeyi anladığını mı sanıyorsun? Senin kalbin meleklere kapalı. Git buradan zavallı insanoğlu!
O, özel uçağına binerek pırıltılı hayatına uçarken mülteciler çadırdaki sobadan zehirlenen çocuklarını toprağa gömmeye devam ediyorlardı.
Ömrüm boyunca görmediğim kadar hüzünlü bakan gözler dikildi üzerime. Ama ne gözler. Sanki bakan kişinin gözlerinden, kuşaklar boyunca tarihte uğradıkları onca soykırımı, onca acıyı yaşamış yüzbinlerce Ezidi bakıyor gibi.
Saçları kısa kesilmiş genç bir kız öne arkaya sallanıp duruyor, anlamsız bir şeyler mırıldanıyor. Zaten gözlerinde de anlam yok. Daha sonra İŞİD baskını sırasında bu genç kızın başına önce dipçikle sonra taşla vurulduğu için akli dengesini yitirdiğini öğreneceğim.
Bu dünya bir penceredir, her gelen baktı geçti.
İbn Haldun ne kadar haklıymış diye düşündüm, coğrafya kaderdir derken ne kadar haklıymış. Amerika'da doğanlar mutlu ve zengin bir hayat sürerken bizim kaderimize Fuat Amca'nın anlattığı harese düşmüş, diken yedikçe kanayan, kanadıkça yemeye devam eden, kendi kanında boğulan develer gibiyiz.
Gerçekten çarpıcı anlatım. Yazar farklı hayatları yan yana koyup uyandırmaya çalışmış insanları.
YanıtlaSilEvet, can alıcı noktalara değinmeyi iyi başarıyor yazar.
SilOrta Doğu = çok affedersin b..... çukuru. Dünyanın en nankör, ne cahil insanları buraya toplanmış, pkk, ışid, vs. ne kadar terör örgütü varsa burada biti kanlanır, cehalet ile kötülük içiçe, biri diğerini besliyor ben buna inanırım. Gerçekten de kaderimizi belirliyor. Bir Norveç'te doğmak varmış....:(
YanıtlaSilÇok güzel bir tanıtım olmuş, emeğine sağlık.
Okumak isterim.
Sevgiler:)
Keşke onları da içlerinde bulundukları durumdan kurtaracak birşeyler yapabilsek.Kendi cehaletlerine bırakmayıp herkesin maşası olmaktan kurtarabilsek.
SilOkumanızı isterim.
Sevgiler:)
Bu yazıyı okuyup da kitaba duyarsız kalmak mümkün mü? Evet coğrafya kaderdir, ama insan/ toplum kaderini değiştiremez mi ?
YanıtlaSilBazen değiştirmek elinde olamayabiliyor maalesef.Keşke olabilse değil mi?
SilBir ara sen de yazarı keşfedersin artık:)
YanıtlaSilMutkaka okumam gereken bir kitap.Güzel tanıtımın içib teşekkürler canım.
YanıtlaSilSayende yeni bir kitap daha alacağım.
Sevgiler
Size de iyi okumalar...
SilSevgiler:)
Zülfü Livaneli'nin kalemi kuvvetli diye duydum ve o günden beridir Kardeşimin Hikayesi'ni okumak aklımda ama bu da çok etkileyici görünüyor. okumayı düşünebilirim. ellerine sağlık :)
YanıtlaSilKardeşimin hikayesi de güzeldi. İkisini de tavsiye ederim. Teşekkürler:)
Silmethini duyup listeme aldığım bir kitaptı senin yorumunu da okuyunca önceliği vereceğim ..
YanıtlaSilİlk fırsatta okumanızı isterim.Teşekkürler..
SilBeğenerek, hissederek ve biraz da ürpererek okuduğum bir eserdi.
YanıtlaSilBenim de:)
SilGüncel konular; terör, şiddet, cehalet..dram dolu zorlu yaşamlara bir de usta yazarın gözüyle bakmak mutlaka anlamlı olacaktır. Kitabı not aldım.Tanıtım için teşekkürler.
YanıtlaSilOnların gözünden farklı dokunuşlar yakalayabiliyorsunuz.
SilBen teşekkür ederim yorumunuz için...
hımm livaneli. annemin yazarı. hiç okumadım daha :)
YanıtlaSilAnnene selamlar:) Okursun belki bir ara.:)
SilLivaneli merak ettiğim bir yazar olsa da okumak fırsat olmadı. :)
YanıtlaSilYazara bir fırsat verin derim.:)
Silyazarın popüler kitaplarından biri, konusu ilginçmiş, çok güzel anlatmışsınız, elinize sağlık, keyifli okumalar:)
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim. Size de keyifli okumalar dilerim...
SilLivaneli'nin yazı dilini seviyorum.Birkaç kitabını okudum.Bu kitabı da not edeyim :))
YanıtlaSilBen de seviyorum. İyi okumalar dilerim.:)
SilYaşanmış hikayeler bunlar. En çokda bu içimi acıtıyor zaten. Böyle yaşanmışlıkları okumak istiyorum ama çok ağır geliyor bana. Baya bir etkisi altında kaliyorum :( ama anlatimi cok dokunakli gercekten. Güzel bir öneri olmuş :)
YanıtlaSilYaşanmış hikayeler insanı daha çok etkiliyor zaten. Teşekkür ederim.:)
SilLivaneli en sevdiğim yazarlardan biri. Huzursuzluk'un konusu çok etkileyici olsa da yazardan daha güzel, akılda kalıcı bir eser beklerdim. Livaneli'nin bunu yazacak yeteneği var. Sanırım kitap biraz aceleye gelmiş.
YanıtlaSilYetenekli bir yazar.Daha da güzel eserler yazacaktır ilerleyen zamanlarda.
SilZülfü Livaneli kalemi kuvvetli biri. Okumak lazım :)
YanıtlaSilKitap yazıları çok hoşuma gidiyor :)
YanıtlaSilBenim de...
SilMerhaba Kelebeğin keşif etkinliğinden geldim ve kendimi çok güzel bir hikayenin içinde buldum.Gerçekten okunması gereken bir kitap.. Sizi de sayfama beklerim. Sevgiler..
YanıtlaSilHoşgeldiniz. Hemen ziyaretinize geleceğim. Sevgiler...
SilMutlaka olmalıyım: ) Tavsiye için teşekkür ederim.
YanıtlaSilSevgiler:)
Okumanızı isterim. Sevgiler.:)
SilTeşekkürler okumalıyım demek istemiştim yanlış yazmışım:) Evet okuyacağım.Sevgiler
SilPaylaştığınız kesim çok etkiledi beni.
YanıtlaSilBeni de okurken etkilemişti.
SilGüzel bir kitap. Ben de geçtiğimiz aylarda beğenerek okumuştum. Emeğinize sağlık.
YanıtlaSilBen çok sevmemiştim. Hatta bölük börçük gelmiş ve her konuya değinip değinip yarım kalmışlık hissi bile uyandırmıştı bende.
YanıtlaSilAma kitaplarda yemekler gibi birinin sevdiğini bir diğeri sevemiyor...
Size katılıyorum. Herkesin aynı kitabı okurken hissettikleri birbirinden farklı olabiliyor...
Sil