26 Temmuz 2017 Çarşamba

SARNIÇ | SAİT FAİK ABASIYANIK

 Sait Faik, içimizden biri. Onun hikayelerinde kendi mahallemizden, kendi çevremizden hatta kendimizden bir şeyler buluruz. Karakter betimlemeleri oldukça güzel olan yazarın bu kitabı, bir çocuk saflığındaki sıcacık ve akıcı üslubuyla sizi bir anda hikayelerin içine alıveriyor. 1939 basımlı bu eser, yazarın ikinci kitabı olmakla birlikte bana göre ilk kitabı Semaver'i geçmiş durumda. İçerisinde on altı hikayenin yer aldığı kitapta, Sait Faik'in hikaye alanındaki yeteneği bir kez daha gözler önüne serilmektedir..

Yazar bu kitaptaki hikayelerinde, toplumun geleneklerini ve göreneklerini gözlemlemiş ve bu gözlemler sonucunda tespit ettiği yanlışlıkları anlatmış, zenginlerin fakirleri sömürüsünden, emekten ve emekçiden, ihtilâlden, insan sevgisinden, yaşama sevgisinden bahsetmiştir..

Kitaptaki hikayeleri üç bölümde inceleyebiliriz: Adapazarı ve Bursa'da geçen hikayelerden oluşan ilk bölümde; Sarnıç, Beyaz Altın, Lohusa, Ormanda Uyku, Gaz Sobası, Davudun Anası ve Hancının Karısı başlıklı hikayeleri mevcut..

Yazarın İstanbul'da yaşadıklarını ve gözlemlediklerini anlattığı ikinci bölümdeki hikayeler ise: Bir Karpuz Sergisi, Mavnalar, Gece İşi, Park, Kalorifer ve Bahar ve Plaj İnsanları..

Yurt dışında yaşadığı dönemde yazdığı hikayeler ise üçüncü bölümü oluşturuyor. Bunlar: Grenoble'de İtalyan Mahallesi ve Marsilya Limanı..

Hikayelerden hoşlanıyorsanız tam size göre bir eser. Keyifli okumalar dilerim..

Biraz da yazara kulak verelim:
Önümüzde hayat... Her gün bir başka uykuya yatıp bir başka rüya göreceğiz. Halbuki zaman, ağır ağır bizimle beraber akan nehir, bir göle varıyordu. Bu gölde artık biz akmıyor, dalgalanıyorduk.
Her barınacak, her çorbası tüten, her sobası yanan evde bir kederin, bir bilinmez yarının korkusunu gördüm.
Karanlık mevcut olduğu için ışığa ihtiyaç vardı. Dünya yaratıldığı zaman her taraf karanlık, yani geceydi. Her zaman, kavuşacakları bir ışık, kurtulacakları bir karanlık vardı. Onlar, dünyanın apaydınlık kesileceğini sanki biliyorlardı.
Tabiat çırılçıplak, hatta zelzelesi, fırtınasıyla  bile güzel, özlenir bir şey. Bizi kucaklamak, bizi avutmak, bizi çalıştırmak, bize öğretmek için neler yapmaz. O artık bir sır değildir. Bize bir saadeti bağıran, bizi yaşamaya çağıran bir bütündür.
İnsanlar yalnız baharda, hakikati ağaçlar gibi yeşererek hissederlerdi.
Beyaz altın nasıl dile gelir peki?
İnsan, dedi, aslını unutmamalıdır. Bakın bu çay bile aslının göl olduğunu unutmuyor. Suları bir göl suyu gibi ılık ve sessiz. Sanki bir göl gibi sakin, sanki bir göl gibi akmıyor. Tabiat bile aslını unutmuyor.
Bana artık öyle geliyordu ki, bir gün, hasretini uzaktan çekmeyi, kendisini senelerce görmeyip de günlerden sonra bir gün görmeyi özlediğim bu şehri terk etsem, senelerden sonra döndüğüm zaman onu gene orada bir kubbenin, bir selvinin gölgesinde bulacağım sanırdım.
 Bir küçük insan zerresi halinde bu sabah, bütün insanları, çocukları, kuşları, yemişleri, sefilleri ve açları beyhude bir sevgiyle seviyor, kederlenmeye zaman kalmadan birdenbire bir sıçrayışta ayağa kalkıyorum. İlk vapuru karşılamaya koşuyorum. Ve bekliyorum. İlk vapurdan binbir yabancı çıkıyor. Bir dost çehresi bulamıyorum. Bir şeyler anlatmak ihtiyacımdayım. Vapurdan kimseler çıkmayınca kaleme kağıda sarılıyorum.
Davud'un Anası der ki: Ali,  haminnesini, dedesini insanların en iyisi, mahalle delikanlılarının mektuplar yolladığı, sarhoş olup evlerinin önünde nara attığı, bıçak bıçağa geldiği  Saime'yi, içinde vücudundan ayrı yaşayan ama, gözü gibi gören, kulağı gibi işiten bir acayip makinenin değişmeyecek ebedi bir kurcalayıcısı sanır.
Sonra uyanıklık içinde bir rüyadan uyanır gibi silkinmek... Tekrar günü, anı bir gazete okur gibi yaşamaya başlamak... Birkaç saniye eski hatıralarına mı nereye olduğu bilinmeyen bir yere seyahat... Sonra bir kuyudan, rutubetli küf kokulu bir sarnıçtan gün ışığına çıkar gibi, bu küçük Davut'un önünde uyanıvermek... Güzel şey!..
Şimdilik benden bu kadar. Diğer hikayeler ise siz okuyacak olanlara kalsın. Bol okumalı günler diliyorum herkese..

23 yorum:

  1. Sait Faik ne kadar sevsem de pek kitabını okumamıştım. Yazınızdan sonra okuyasım geldi. Heveslendim. :) Bol okumalı günleriniz olsun. Emeğinize sağlık :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel yazar Sait Faik. Umarım okursunuz. Teşekkür ederim:)

      Sil
  2. Bu hikayelerin lezzeti bir başka oluyor eskiden yazar alıp götürüyordu hoş şimdilerde de öyle ama alıp götürdüğü yerler hep yeni ve yabancı yani tanıdık gelmiyor..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tanıdık yerler ya da tanıdık karakterler olunca daha çok insanı içine alıyor sanki hikayeler.Tabii nasıl anlatıldığı da önemli.:)

      Sil
  3. Əski yazarları və əski əsərləri çox sevirəm mən də. Ya inkişafdan geri qalmışam, ya da doğurdan da hiss etdiyim kimi əskilər daha çox həyatın içindən və gerçəkci. Seçdiyiniz ifadələr çox anlamlı. İnşallah bir gün Sait Faiki oxumaq mənə də nəsib olar. Qələminizə sağlıq.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yeni yazarlara şans verme taraftarı olmakla birlikte eskilerin yeri ayrı bende.Onlar hiç eskimiyorlar aslında.Umarım siz de okursunuz.Teşekkür ederim.:)

      Sil
  4. Eski hikayecileri severim aslında ama neden bilmem Sait Faik pek bana hitap etmedi..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Beklenilen,arzu edilen,zevk veren şeyler farklı olabilir.Sevgiler:)

      Sil
  5. Lise yıllarımda okumuştum Sarnıcı abimin kütüphanesinden almıştım. Çok sevmiştim ama unutmuşum sayenizde bir nebze de olsa anımsadım...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Oldukça eski bir kitap.Hayatımıza bir şekilde giriyor. Sevdiğiniz birşeyi size hatırlatabildiysem ne mutlu bana.:)

      Sil
  6. Sait Faiki severim lisede bunları okumuştum hepsp güzeldi sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de seviyorum Sait Faik'i. Herkesin hayatına bir uğramışlığı vardır.Sevgiler:)

      Sil
  7. Yazın hayatına girişmemin sebeplerinden biridir. Anlatımı, "yazmasaydım delirecektim" demesi, Burgazadadaki evi, ailesi herşey bana kalem ve kağıdı hatırlatır daima. Ne iyi olmuş ona yer vermişsiniz.
    Teşekkürler,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne güzel şeyler hatırlatıyor size. Yazın hayatına girmenize sebep olması da ayrı bir güzellik.

      Sil
  8. ah sait faik çok severim arada evine gidiyorum burgazda.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evine gidemedim henüz ama gidip bir de oradan soluklamak isterim Sait Faik'i.

      Sil
  9. Bende Sarnıç-Kayıp Aranıyor dördüncü baskı vardı. İlk okuduğum Sait Faik kitabı da budur. Bana göre Türk Hikayeciğinin zirvesidir :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Türk hikayeciliğinin temel taşlarındandır Sait Faik. Ondan öğreneceğimiz çok şey var.

      Sil
  10. Eğer öykü seviyorsan gönül rahatlığıyla okuyabilirsin bence.Teşekkürler:)

    YanıtlaSil
  11. Col severim iyiki bahsettinnn :) sağoll

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevdiğim şeyleri paylaşmayı severim.Sen de sağol:)

      Sil
  12. Sait Faik'i çok seviyorum. Her okuduğumda sanki tanıdığım bilidğim biri gibi geliyor. Mahalle Kahvesi en çok sevdiğim...
    Sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazdıkları içimizden biri izlenimi veriyor.Belkide o yüzden seviliyor bu kadar.
      Sevgiler:)

      Sil