31 Ağustos 2017 Perşembe

EY GÜNEŞ

 Kızıl bir akşamın koynunda, güneş son dansını yaparken karşısına geçip bir güzel çayımı yudumladım. Ortalığa yaydığı kızıllık görülmeye değerdi. Battı batacak derken her şeyin bir sonu olduğuna mı işaret ediyordu acaba?

Ey güneş! Her sabah ömrüme doğarken nasıl da aydınlatıyorsun yüreğimi. Seninle başlıyorum hayata ve yine seninle bitiriyorum. Öyle sessizce, kızıllığını içime çeke çeke. Bir veda vakti gibi aramızda yaşananlar. Gitme diyemiyorum sana. Çünkü tekrar geleceğini biliyorum. Bazen bulutların arasında saklambaç oynuyor, beni korkutuyorsun. Yüzüne hasret bırakıp, naz yapıyorsun.  Sonra birden "ce' eee!" yapıp çıkıyorsun ortaya bir çocuğun tarifsiz sevinciyle..

29 Ağustos 2017 Salı

MİHRİBAN

 Mihriban, gergefini eline alıp her zamanki gibi pencerenin dibine oturmuştu. Kimseye söyleyemediklerini ilmek ilmek işliyordu gergefine. Her motif ondan bir parça taşıyordu sanki. O motifler dile gelse kim bilir neler neler anlatırdı..

Bir gözü gergefte olan Mihriban, diğer gözüyle de iç geçirerek dışarıyı gözlemekte. Gözleri göçmen kuşları takip etmekte. Hafiften mırıldanıyor "beni de sevdiğime götürün" diye. Tül perdenin altından seyredilen hafif buğulu bir hayattır onunkisi. Gözlediği gelir mi, yüreğine görünür mü, bilinmez elbet. Ama sabırla, umutla beklenir. İşlenen motifler de umutla renklenir..

25 Ağustos 2017 Cuma

SİNEKLERİN TANRISI | WILLIAM GOLDING

 Bir uçak kazasının ardından ıssız bir mercan adasına düşen askeri okul öğrencileri, önce bu durumu eğlenceli hale getirmeye çalışırlar. Ama zaman geçtikçe sıkıcı hale gelen ada yaşantısından kurtulma çareleri aramaya başlarlar. Herkesin tek isteği buradan kurtulmaktır..

Sineklerin Tanrısı, ilk bakışta ıssız bir adaya düşen çocukların başından geçenlerin anlatıldığı bir kitapmış gibi geliyor. Ama sonra olayların içine dahil olduğunuzda kitabın seyri değişiyor. Karakterleriyle, yaşanan olaylarıyla verilen mesajlar düşündürücü..

Askeri okulda iken albay rütbesine sahip olan Ralph, adadaki çocuklar tarafından doğal olarak ilk başta lider seçiliyor. Ralph, adadan kurtulma ve adadaki hayatı daha yaşanır hale getirmek için çocukların her birine sorumluluk dağıtıp iş bölümü yapıyor. Fakat kazazedeler arasında Jack adında lider ruhlu bir çocuk daha mevcut. Jack, insanları etkileyen ama aynı zamanda baskı ile zorbalıkla güç elde etmeye çalışan bir kişilik. Ralph ise daha insancıl hareket eden bir karakter..

22 Ağustos 2017 Salı

ALIŞMALI

 Vakitsiz öten horozun sesine alışmalı. Esmeyi bilmeyen rüzgâra, arnavut kaldırımlarına, sokak arası satış yapan mısırcıya, cami avlusundaki doymak nedir bilmeyen güvercinlere, pişirdiği ciğerin kokusu bütün mahalleyi saran komşuya, saksıda boynunu büken begonyaya alışmalı elbet..

Alışmalı; sevdiğini söyleyemeyen söğüt ağacına, kırmızı bisikletiyle havasını atan çilli kıza, kapı arkasında bekleyen kızılcık sopasına..

13 Ağustos 2017 Pazar

ŞEHİRLERİN DİLİ OLMALI

 Şehirlerin dili olmalı;
Kapıları ahşap oymalı, yürek yakmalı,
Ve içinde yedi duyguyu barındırmalı,
Hafif acılı, bol tatlılı..

Şehirlerin dili olmalı;
Anlatmalı içinde yaşananları,
Duvarlarına kazınan aşkları,
Kaldırıma bırakılan gözyaşlarını,
Köşe başına bırakılan umutları..

8 Ağustos 2017 Salı

MAHALLENİN MUHTARI

 Yeryüzünün gelin gibi süslendiği bir bahar günüydü. Yeni demlenmiş çayımdan bir bardak alıp balkona çıktım. Her zamanki köşeme oturup huzur solukladım. Yine komşu Melahat, tertemiz çamaşırlarını kapının önüne asmıştı. Mahallenin çocukları maç yaparken bir top darbesiyle çamaşır ipini yere indirdi. Bembeyaz çamaşırların üstüne damga niyetine bir de top izi yerleşti. Komşu Melahat'in geldiğini gören veletler çil yavrusu gibi dağılıverdi. Tabii Melahat'a da çamaşırlarını toplayıp yeniden yıkamak kaldı. Çocuklara söylenmesi de cabası..

4 Ağustos 2017 Cuma

MATMAZEL NORALİYA'NIN KOLTUĞU | PEYAMİ SAFA

 Ferit adında bir gencin başından geçenlerin anlatıldığı güzel bir romanla karşı karşıyasınız. İki ablasını ve annesini veremden kaybeden Ferit'in babası ortalıktan kaybolur. Kız kardeşi Nilüfer de veremle savaşmaktadır.

Ferit'in pansiyonda geçen yaşamına psikolojik tahlillerle yer veren yazar, bu konuda oldukça başarılıdır. Konuşamayan, geceleri pansiyonda çıplak dolaşan Zehra'nın hikayesini okuduğunuzda farklı hayatlar çıkar karşınıza.

Romatizmalı Tosun'un görünenden farklı yaşamı gözler önüne serilir. Lise öğretmeni Aziz Bey ve pansiyonu işleten Vafi Bey de ilginç karakterlerdir.