Sobanın yanındaki mindere kıvrıldım kedi gibi. Çıtırdayan odun sesine karışmış duyguların ateşi var yanarken külünü miras bırakan. Bir yanda ilmek ilmek işlediğim gergefim, bir yanda her ilmekte işlenen gerçeğim..
Sobanın üzerine birkaç portakal kabuğu koydum. Mis gibi kokusu yayılırken odama, kendimden geçtim adeta. Bir elimde tavşan kanı çayım, diğerinde kitabım. Hayallerimde ise yalnızlığım..
Sonra yeşil fırfırlı perdeyi aralayıp pencereden dışarı bakıyorum. İki çocuk karşı kaldırımda misket oynuyor. Postacı bisikletiyle mektup dağıtıyor. Az ilerde iki genç kavga ediyor. Baktı ki kavga büyüyecek, Kasap Ahmet Amca dükkanından çıkıp kavgayı ayırıveriyor. Baklavacı Ramazan da iki baklavayla koşup geliyor ve gençlerin ağzına baklava dilimlerini tıkıp işi tatlıya bağlıyor..