8 Aralık 2019 Pazar

VAKİT VARKEN

 Takvimler hesap sormaz oldu artık bana. Günleri sayamaz oldu gözlerim. Zaman denen kavram önemini yitirdi sanki. Kaybettiklerimiz, göremediklerimiz, yaşayamadıklarımız hepsi birer iz bırakıp gitti geldikleri yere.

Ya biriktirdiklerimiz nerede?

Valizler dolusu kıyafetler değil kitaplar biriktirdim çoğu kez. Yastık altında dolarlar değil mektuplar biriktirdim. Güzel anılar, birliktelikler, güzel insanlar biriktirdim. Kendime onları miras edindim..

20 Kasım 2019 Çarşamba

AĞAÇ EV SOHBETLERİ 12

Merhabalar...
Ağaç ev sohbetlerine uzunca bir aradan sonra geri döndüm. Hep bir engel çıktı ama bu sefer gelebildim. Bu haftanın konusunun sahibi Sessiz gemiye teşekkür eder, keyifli okumalar dilerim.:)

Gelelim sorusuna: İnsan ruhunun rengi ve bir formu olduğunu düşünüyor musunuz? Örneğin, gün ışığı gibi veya pembe kiraz çiçeği gibi. Öyleyse sizin ruhunuz nasıl bir forma ve renge sahip olurdu?”

Cevaba gelince:
Benim ruhum rengarenk ismimden de anlaşılacağı gibi ebemkuşağı misali. Bütün renkleri içimde barındırdığıma inanıyorum. Bazen gönlüm huzur bulduğum yemyeşil bir bahçe, bazense özgürlüğü tavan yapmış koskocaman, masmavi bir gökyüzü. Ya da dalgalarında kendimi dinlediğim uçsuz bucaksız deniz mavisi... Kimi zaman mor rengin içinde kendimi bulmuşken, güzel hayaller kuran pembe bir pamuk şekeriyim. Sıcacık bir turuncuda içim ısınırken, siyahın gölgesine bir parça hüzün bırakır giderim. Bazen uçsuz bucaksız bir beyazlık arınmanın doruğuna ulaştırır. Ya da sarı renk güneş gibi ruhumu aydınlatır. Ama daha çok renk cümbüşü gibiyim. Ben bir gökkuşağıyım. Hep yağmurdan sonra gelirim.:)

Herkese rengarenk zamanlar dilerim.:)


17 Kasım 2019 Pazar

MERAKLI MİNİKLER


Nesrin sevgi dolu kalbiyle etrafa neşe saçan, türlü türlü hareketlerle herkesi güldürmeye çalışan ama aynı zamanda bir parça hüzün barındıran meraklı bir bıdıktı. Dedektif gibi eline büyüteç alıp pazardaki portakalları bile yakın takibe başlardı. Sorularının ardı arkası kesilmez, merakının önüne hiçbir şey geçemezdi.

1 Kasım 2019 Cuma

REİS BEY | NECİP FAZIL KISAKÜREK

reis_bey_kitap
 Eşimin tavsiyesiyle okuduğum Necip Fazıl Kısakürek'in "Reis Bey" adlı kitabıyla karşınızdayım. Tiyatro oyunu şeklinde yazılmış eserleri seviyorsanız bu kitap tam size göre. Okurken karakterlerin rollerine bürünüp onlar gibi düşünmeye, hissetmeye başlıyorsunuz. Kitabın her sayfasında kendinize de pay çıkarabileceğiniz harika bir eser.

Haluk Kurdoğlu (Reis Bey), Murat Soydan ve Sümer Tilmaç'ın baş rollerde oynadığı Mesut Uçakan'ın yönettiği 1970 yapımı sinema filmini izlemek de kitabını okumak kadar keyif veriyor, kitaptan geri kalmıyor..

Bir ağır ceza hakimi olan Reis Bey'in ömrü otel odalarında geçmiştir. Yapayalnız, tuhaf, taş kalpli bir kanun tatbikçisidir. Onun nazarında merhamet, idamlık bir suçtur ve cemiyette bir ferdi korumak için bin kişiye idam gömleği giydirmekten kaçınmamalıdır. Günün birinde, annesini öldürdüğü iddiasıyla huzuruna çıkarılan bir gencin idamına karar verir. Ve yaşamının seyri böylece değişir. Reis Bey'in buz gibi iç dünyası verdiği bu idam kararının yanlış olduğu anlaşılınca müthiş bir sarsıntıyla yerle bir olur...

28 Ekim 2019 Pazartesi

ANLAT BAKALIM MİMİ

Sevgili Sessiz gemi bir mim başlattı. İkinci durakta Deeptone, üçüncü durakta Kuyruksuz kedi devam ettirdi. Dördüncü bölümde ise Ebrar yol almışken sıra benim durağa geldi. Benden sonra ise Fatoş yola devam edecek. Bakalım nasıl bir hikaye çıkacak ortaya. Keyifli okumalar.:)

Yanına biraz yol azığı alan Masal bir an önce kiyola koyuldu. Vakit az ama yapılacak iş çoktu. Önce cadıyı görüp iksiri için yardım alabilirdi. Mağaraya doğru yöneldi. Sarp kayaların ardından zar zor vardığı mağarada başına gelecek şeyleri çok merak ediyordu. Kuşlarla konuşmayı çok istiyordu. Bunu sağlayacak kitap cadının elinde olmalıydı. Kalbi heyecandan küt küt atarken mağaranın girişindeki kayalığın ardından içeriyi gözetliyordu. Kazanın başına geçen cadıyı gördü uzaktan. İki dirhem civanperçemi, bir tutam zencefil, bir kaç tane karanfil ve bir iki tane tarçın katıp karıştırıyordu. Cadının yanına gitmek istiyor ama cesaret edemiyordu. Sonra nereye kadar korkacağım diyerek cesaretlendirdi kendi kendini.  Mağaradan içeri girip cadının yanına kadar gitti. Onu fark eden cadı burada ne arıyorsun diye sordu. Kendimi kaybettim onu arıyorum diye cevapladı Masal. Kendini bulmak istiyorsan yanlış yerdesin. Bulmak istediğin şey kendi içinde saklı dedi cadı. Masal bu cevaba çok şaşırdı. Yoksa sen bilge cadı mısın diye sordu. Cadı tiz sesiyle bir kahkaha atıp kazanın başına geçti. İki kurbağa bacağı, üç sinek kanadı, bir tutam çörek otu diye diye kazanı karıştırmaya başladı. Masal bir yandan cadıyı izlerken bir yandan da etrafı seyrediyordu. O sırada kara kaplı bir defter gördü. Merakla defteri açtı. Defterin orta sayfalarının birinde aradığı şeyi gördü. Tam okumaya başlamıştı ki uzun parmaklı bir el arkadan omzuna dokundu...
                 (Arkası yarın)

6 Ekim 2019 Pazar

KÜÇÜK KIZ

Bohçalara sarılıp sandıklara konulmuş duyguların arasında buldum seni. Bahardalı işlemeli patiskalara sarılmış, sararmış albümlerin arasında gizlenmiş utangaç bir kız çocuğu gördüm etrafta kaybolan yıllarımı ararken.

24 Eylül 2019 Salı

TARLA GÜZELİ

 Sen hiç boynunu büken bir ayçiçeği gördün mü? Uçsuz bucaksız tarlada herkes yüzünü gökyüzüne dönerken o ürkek bakışlarını yere dikmiş, boynunu bükmüş, usulca nazlı nazlı süzülüp duruyor. Kendini gizledikçe güzelliği ortaya çıkan nazlı bir tarla güzeli sanki..

10 Eylül 2019 Salı

AĞAÇ EV SOHBETLERİ -2


Merhabalar...
Ağaç ev sohbetlerinin ilkine katılamasam da ikincisiyle karşınızdayım. Bu sohbetlerin ev sahipleri:

https://akkurttaha.blogspot.com/2019/09/agac-ev-sohbetleri-02.html ve https://edischar.blogspot.com/2019/09/agac-ev-sohbetleri-2.html?m=1
Kendilerine böylesine sıcak bir ortam oluşturdukları için teşekkür ederim.
Konuyu belirleyen arkadaşımıza da ayrıca teşekkür ederim.
https://konumuzkitap.blogspot.com/2019/09/agac-ev-sohbetleri-2.html?m=1

Konumuz şu:Doğamız giderek tehlike sinyalleri veriyor. Küresel ısınma ve çevre kirliliği en had safhada. Bunlar için geri dönüşüm, sıfır atık, daha az tüketim hatta poşetlerin paralı olması gibi önlemler alınıyor. Siz bu konuda neler düşünüyorsunuz? Geleceğimiz için daha yaşanılır bir dünyayı nasıl sağlayabiliriz?

Cevabımız bu: Geçen gün mahalle sakinlerinden 9 yaşlarında bir kız çocuğu gözümün önünde yediği yiyeceğin paketini yere attı. Uyarıda bulunduğumda "ne olacak  ben hep atıyorum" dedi. Evde yediğin çikolatanın kağıdını salonun  orta yerine atıyor musun diye sorduğumda "hayır" cevabını verdi. Bu çocuk evinde yere hiç çöp atmıyormuş. Oysa temiz durması gereken sadece evimizin salonu değil. Yaşadığımız her yer temiz olmalı. Ağaç yaş iken eğilir misali küçük yaşta bu eğitim çocuklara verilmeli. Aksi halde çöpünü yere atan büyüklerden olurlar.

Eskiden okullarda ormanların oksijen kaynakları olduğu anlatılırdı. Şimdilerde ormanlar yok edilip yeşile hasret kalan nesiller yetişiyor. Onları bundan mahrum bırakanlar ise biz büyükler oluyor. İnsanlığın yararına yapılacak hiçbir yapı, ortamı ağaçsız bırakmak için bahane oluşturmamalı. 

Yapılanmalar arttıkça nefes alacağımız alanlar azalıyor. Daha az bina daha çok yaşam alanı, yeşil alan olmalı. Yediden yetmişe herkese eğitim verilmeli. Yere çöp atmak doğal hale gelmemeli. Caydırıcı cezalar olmalı. Havayı kirleten her türlü gaz ortadan kaldırılmalı. Farkındalık oluşturacak tiyatro oyunları, sahne gösterileri, konserler düzenlenip bu konuya dikkat çekilmeli. Ama herşeyin sırrı bence tek kelimede saklı: EĞİTİM









6 Eylül 2019 Cuma

BENİM ADIM EYLÜL!


             
Sıcak renklerin gölgesine gözyaşlarını bırakan biriyim ben. Oysa sarılar, turuncular, kızıllar hakimdir benim dünyamda. Ben kim miyim? Benim adım Eylül...
Cevapsız mektupların bekleyicisi, söylenmemiş sözlerin habercisi, yazılmamış bestelerin bestecisi ve daha nicesi...

27 Ağustos 2019 Salı

KEŞF-İ BLOGGER ETKİNLİĞİ

Merhabalar:) Keşf-i blogger  etkinliğiyle karşınızdayım. İki güzel blogger arkadaşın vesilesiyle başlayan bu etkinlikle birlikte yeni tanışmalar, yeni kaynaşmalar olacağı inancındayım. O halde ne duruyorsunuz? Keşif başlasın.:) İyi gezmeler...

Yapmanız gerekenler:
1. Aşağıda link bırakan güzel arkadaşları takip etmek

2. Kendi linkinizi yazının sonuna eklemek

3. İçtenlikle yazıyı sonlandırmak ve blogger arkadaşları davet etmek


Etkinliği başlatanlar:
https://edischar.blogspot.com/2019/08/kesf-i-blogger-etkinligi.html

https://akkurttaha.blogspot.com/2019/08/kesf-i-blogger-etkinligi.html


Blog Linklerimiz;

edischar.blogspot.com

akkurttaha.blogspot.com


sadevederin.blogspot.com



semsiyeninaltindakikiz.blogspot.com

bloggerajandasi.blogspot.com

https://fairytaleess.blogspot.com/

gizlipencere06.blogspot.com

bilgininpenceresi.blogspot.com

buyuklutuf.blogspot.com

gunesebakarken.blogspot.com

tarifdunyam.blogspot.com

mavigokyuzununelleri.blogspot.com 

kitapeylemi.blogspot.com.tr

guzellikalgisi.blogspot.com

nurruyakara.blogspot.com

aranizdanbirilehayatadair.blogspot.com

burasihayalkahvesi.blogspot.com

geceblg.blogspot.com

sevdadanyazilar.blogspot.com

benimisimdikis.blogspot.com

24 Ağustos 2019 Cumartesi

AĞAÇ ZAMANI | ROGER NORMAN

 Yeni odasında ilk gecesini geçiren Alan'ın penceresinin önünde bekleyen düşmandan haberi yoktu. Dalları Alan'ın penceresine kadar uzanan Bay Dişbudak, kurduğu salıncakla dallarını örseleyen çocuktan intikam almak için ağaç zamanının gelmesini bekliyordu. Ağaç zamanında sadece ağaçlar yürüyebilir ve konuşabilir. Geri  kalan herkes olduğu yerde donup kalır. Bu büyülü saatler başlayınca Bay Dişbudak, Alan'ı kovuğuna atacak, ona hak ettiği cezayı verecekti. Fakat unuttuğu bir şey vardı Ağaç zamanının büyüsü ağaç dallarındaki sincapları, kuşları, sinekleri etkilemediği gibi küçük çocukları da etkilemiyordu.

18 Ağustos 2019 Pazar

ZEYTİN AĞACI




                       
Bir küçük salıncak kuruldu zeytin dalları arasına. Ve küçük bir yürek sallandı umuda doğru... Yüzündeki tebessüm herşeye bedeldi minik yavrunun. Hayalleri vardı, planları vardı. Daha da ötesi umudu vardı. Bakmayın öyle di'li geçmiş zaman kullandığıma. Hala var olan şeyler bunlar.

4 Ağustos 2019 Pazar

KÖMÜRLEŞEN PATATES




Maviyle mor karışımı bir gökyüzünde göçüp gidenleri seyre dalmışken ben, balkona kadar ulaşan bir koku beni kendime getirdi. Şöyle kokuyu içime çekmemle kendimi mutfakta bulmam bir oldu. Nar gibi olmaktan öte kömüre dönüşmüş patates kızartması ,cips gibi bile yenecek türden değildi artık.

22 Temmuz 2019 Pazartesi

SALLANAN SANDALYE

Çok  eski zamanların birinde küçük bir kasabanın girişinde bir kayın ağacı yaşarmış.
Gençken insanlara gölge olmuş ama yaşlanınca nereye gideceğini şaşırmış.  Sonra kendini emanet etmiş bir marangoz ustasının eline.

Usta şöyle bir bakmış yaşanmışlık var bu ağaçta demiş. Kim bilir kimler dinlendi gölgesinde? Kim bilir hangi oyunlara şahit oldu gözleri? Kim bilir hangi sözleri duydu kulakları? Ah bir dile gelse neler anlatır bize. Bir sağına çevirmiş ağacı bir soluna. Bundan öyle bir şey yapacağım ki ona her oturan kendinden bir şeyler bulacak, her dokunan bir hikaye dinleyecek.

Haydi öyleyse işbaşına demiş kendi kendine marangoz ustası. Önce fazlalıkları yontmuş. Zira her fazlalık bir engel teşkil ediyormuş. Sonra hünerli elleriyle şekil vermeye başlamış, hayallerini işlemiş ilmek ilmek ağaca. Kıvrımlarını muntazam vermek için çok hassas çalışıyormuş. Kol koyma yerleri mütevazı görünse de aşağı doğru inen işlemeler ayrı bir hava katıyormuş. Salıncakta sallanır gibi bir havası varmış, üzerinde oturan kendini o havaya kaptırırmış. İşini bitirince şöyle bir bakmış usta. Ne de güzel görünüyormuş.  Emeğine değmiş.

Marangoz ustası çok yorulmuş ince hesap yapmaktan. Şunun üzerinde ilk ben dinleneyim demiş kendi kendine. İnce belli çay bardağını tavşan kanına bulayıp almış eline. Terini silmiş her zamanki yerinde asılı duran havlusuyla. Mendiller kar etmeyince ustanın terine, sonunda çareyi havlu kullanmakta bulmuş. Şöyle kurulmuş üzerine sandalyenin. Çayından bir yudum almış. Tıngır mıngır sallanma eşliğinde  derin hülyalara dalmış. Taa ki sallanan sandalyesine dokunan bir el onu durduruna kadar...

Sonra ne mi olmuş? Varın sizler hayal dünyanızda tamamlayın sevgili okurlar...:)

2 Temmuz 2019 Salı

VEDA



             
Küçücük bir bakışa gizlenmiş kocaman bir yürek... Dile gelmeyen sevginin göze ve gönle yansımış hali. İki heceye sığdırılmış veda busesi.

16 Haziran 2019 Pazar

PANDA PANDİ

 Mevsimlerden sonbahardı. Havalar soğumaya başlamıştı. Yağmurlu bir günde Panda Pandi babası ile gezintiye çıkmıştı. Patika yoldaki çukurlara yağmurdan dolayı su birikmişti. Panda Pandi bu su birikintilerinden birinin daha yanından geçerken geri döndü ve suyun içinde hoplayıp zıplamaya başladı. Babası "Pandi, yapma öyle! Üstün başın ıslanacak hep!" diye uyardı. Ama suyun içinde zıplamak Pandi'nin çok hoşuna gitmişti..

10 Haziran 2019 Pazartesi

YAZ & TATİL

 Sevgili İnci beni mimlemiş. Bana da davete icabet etmek düşmüş. Hafiften yaz kendini hissettirmeye başlamışken buyurun sorulara:

- Yaz mı, kış mı?
Aslında ilkbaharı daha çok severim ben. Ne çok sıcak ne de çok soğuk tam ortası :)

- Hayalindeki tatil neresi, neden?

Sakin, yeşil ve mavinin buluştuğu her yer olabilir. Nedenine gelince, yeşil ve mavi birleşince huzur çıkıyor ortaya...

31 Mayıs 2019 Cuma

NERİMAN HANIM İLE MÜMTAZ BEY

 Mahallenin birinde baba ocağından genç bir kız ayrılıyordu. Telli duvağının altından inci gibi gözyaşlarını akıtırken babası kızının ardından ağlamamak için kendini zor tutuyordu. Erkek adam ağlamazmış. Sonra dünürleri ne dermiş. Bu düşüncelerle avutmuş kendini bir süre, Mümtaz Bey. Herşey bitip herkes evine çekilince dayanamamış adamcağız. Refikasını yanına çağırmış. Kadıncağız eşinin haline şaşırmış. "Ne oldu, Bey? Niye ağlıyorsun böyle?" deyince adam içini çekmiş. "Yahu Hanım, bizim kız ne zaman büyüdü de böyle telli duvaklı gelin oluverdi? Gözümde hep küçük bir kız çocuğu hayal ediyorum ben. Oysa o çoktan büyümüş de fark etmemişim. Yıllar çabuk geçiyor, Neriman Hanım.." dedi Mümtaz Bey...

20 Mayıs 2019 Pazartesi

MAZİDEN BİR HABER BÜLTENİ


 Dile kolay, 30 sene..

Youtube'da çocukluk dönemimden bir haber bültenine denk geldim. 1 Nisan 1989'da TRT'de yayınlanmış. Youtube'da yayınlayan kişinin o yıllarda yaptığı bir video kaydının devamında kalmış.  Seyredince sersemledim, bir acayip oldum.. 😏

Değişik bir duygu! Bu duyguyu bir de seneler sonra Clementine çizgi filminin müziğini dinleyince yaşamıştım.

İlginç olan ise, hatırlıyorum bu bültendeki haberlerin bir çoğunu.. Sanki dün gibi...

23 Nisan 2019 Salı

23 NİSAN ANISINA

 Dünya'nın tüm renklerini bir çocukta görebilirsiniz. Rengarenk dünyalarında safiyane yaşarken biz büyükler bazen onların renkli dünyalarını anlamaz tek renge dönüştürmek isteriz. Ama çocuk direnir dönüşmemek için. İyi ki de direnir. Aksi halde gökkuşağı nasıl oluşurdu sorarım sizlere?

Duyguları en yalın ifade edenlerdir çocuklar. Art niyet olmadan ağlar, üzülür, güler, sevinir. Bazen onların duygularını görmezden gelir, ilgi çekmek istediğini sanır tepki vermeyiz. Oysa o içinden geldiği gibi yaşıyordur, fark etmeyiz. Vakit çok geç olmadan duygularının farkında olup her anlarını paylaşmak, yanlarında olduğumuzu hissetirebilmek en güzeli..

12 Nisan 2019 Cuma

BONİBON İLE BONBON

 Bonibon rengarenk yelkeniyle enginlere açılırken kardeşi Bonbon da onun tayfasında yer alıyordu. Bonibon zeytin gözlerini dümene dikmiş, dalgaları yara yara ilerliyordu.

Az sonra güverteden Bonbon'un sesi duyuldu: Bonibon abla sanırım sağanak yağmur geliyor. Kara bulutlar çöktü üzerimize. Korkma kardeşim diye teselli etti Bonibon. Yağmurdan sonra gökkuşağının çıkacağını düşün ve mutlu ol dedi. Her zaman böyle olumlu düşünür, bir çıkış yolu bulurdu Bonibon. Bonbon peki öyleyse deyip yerine döndü.

7 Nisan 2019 Pazar

BİR ŞEHİR OLSAM | MİM

 Sevgili Sibella beni mimlemiş. Bana da davete icabet etmek düşmüş. Bakalım bir şehir olsam hangisi olurdum?

Varna:Baba diyarı olan şehir... Hiç gitmediğim ama hep aklımda olan, anlatılanlardan anılara uzanan şehir...

Yalova: İlkokul yıllarımı geçirip arada gezmeye gittiğim şehir... Bir de hep saygıyla, sevgiyle andığım ilk öğretmenimin olduğu şehir ...İyi ki o, ilk öğretmenim olmuş.

28 Mart 2019 Perşembe

HOŞGELDİN BAHAR

 Tomurcuklar açarken birer birer, çimenlerin arasından gösterirken kendini papatyalar, şeftali ağacı en güzel elbisesini giyip selam dururken yoldan geçenlere ve radyoda Candan Erçetin "Bahar" şarkısını seslendirirken "hoşgeldin bahar" diyorum ben de.

Ne iyi ettin de geldin odama, evime ve gönlüme. Dahası tüm evrene. Renklendi bir anda dünyam. Griler pembelere, kahveler yeşillere bırakırken yerini, maviler kendi türküsünü seslendirmeye başladı.

17 Mart 2019 Pazar

BEKÇİ MURTAZA

 Lacivert takımlarını giyip pala bıyıklarını burduğunda hazırdır teftişe. Her yer ondan sorulur. Dıştan bakınca kasım kasım kasılarak yürüse de gönlü kasıntılara kapalıdır.

Yine bu sabah itinayla kıyafetini giydi. Aynanın karşısında bıyıklarını burdu. Yüzüne sevecen ama ciddi bir ifade kondurdu. Sonra da dert ortağı muhabbet kuşu Çilli ile vedalaşıp merdivenden koşar adımlarla indi. Sokaklar onun iş yeriydi. Bütün esnaf onu çok iyi tanır ve severdi..

26 Şubat 2019 Salı

VAKİT ÖLDÜRÜYORUZ

 Takvimde rastladığım güzel bir sözü paylaşıyorum yine..

Vakit öldürüyoruz, diyorlardı. Kimin haddine düşmüş vakti öldürmek! Vakit, onu yaşatmayı bilmeyenleri öldürür; bitkileri, insanları, imparatorlukları, uygarlıkları, çağları hep yok eder...

Cevat Şakir KABAAĞAÇLI

Halikarnas Balıkçısı ne de doğru söylemiş. Elimizdeki en değerli hazinedir aslında zaman! Sahip olduğumuz diğer her şey ama doğrudan ama dolaylı onunla ilintili.. Ne demek vakit öldürmek? Cinayet aslında bu tabir! Çok değerli bir kavramı değersizleştiriyor ve bununla da kalmıyor, değersizleştirmeyi normalleştiriyor.. Bu tabirin vakit kaybetmeksizin dilimizden, lûgatımızdan silinmesi lazım..

21 Şubat 2019 Perşembe

SÜPER AY'IN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

 Bu yaşlı gezegen üzerinde her yerden aynı Süper Ay manzarası seyrediliyor iken gezegenin sakinleri olan canlılar arasında egemen konumdaki insan türünün bireyleri, şimdilik tek evimiz olan gezegenimizi var güçleriyle sömürüp yaşanmaz bir yer haline getirmek konusunda kendi aralarında yarışıyorlar.. Rant gezegenin her yerinde yani anlayacağınız.. Oysa herkes birbirinin hakkına riayet etse ve kanaatkâr bir hayat sürse, daha kim bilir kaç bin yıl doyururdu bizi bu vefalı gezegen?...

23 Ocak 2019 Çarşamba

MAVİ BALİNA

 Masmavi enginliklerde küçük bir mavi balina yaşarmış. Sevimli hareketleri ile etrafındakileri neşelendirir, denizin dibi onun kahkahalarıyla şenlenirmiş.

Mavi Balina bir köpekbalığı yavrusu ile arkadaş olmak istemiş ama annesi dikkatli olması konusunda onu uyarmış. Köpekbalıklarına pek güven olmazmış çünkü. Bir gün Mavi Balina tanışmak için köpekbalıklarını ziyarete gitmiş. Annesi haklıymış pek de hoş karşılanmamış. Keskin dişlerini gösteren köpekbalıkları Mavi Balina'yı korkutmuş. Hemen hızlı hızlı yüzüp evine geri dönmüş, dönerken de çok sevdiği yüzüğünü düşürmüş. Eve gelince annesine olanları anlatmış. Annesi de "Burada bir sürü arkadaşın var, köpekbalıklarına ihtiyacın yok ki. Onlardan uzak durmalısın!" deyince annesini başıyla onaylamış.  Sonra da hem kendine hem annesine bir daha oraya gitmeyeceğine söz vermiş..

17 Ocak 2019 Perşembe

KISTIRMA

 İtinayla dizilmiş kareler yerlerini alırken safları sık tutmanın derdi içindeler. Ne kadar da ince düşünüyorlar. Kimse bir diğerinin yerini gasp etmiyor. Ama bu kadar düzen yeter diyen bir el, paketi açıyor. Her iki karenin arasına güllü lokum sıkıştırıyor. Petibörler sıkıştırılmış lokumla buluşunca ayrı bir güzel oluyor sanki.

Tavşan kanı demlenmiş çayın yanında muhabbetine doyulmayan bir dost, ve de lokum kıstırılmış petibörler olunca zaman daha mı güzel geçiyor ne?