KEDİ - FİLM - KEMAN - HASRET - AĞAÇ
Dışarıda hafiften bir yağmur çiseliyor. Kaldırımda topuk tıkırtıları ritim tutuyor sanki. Köşe başındaki sokak lambasının altında kemanına hüzünle dokunan bir genç beni benden alıyor. "Kemancı başımın tacı" diyorum yanından geçerken. Gecenin karanlığında ilerliyorum. Sanki ben ilerlerken keman da bana eşlik ediyor gibi geliyor. Onun sesiyle yağmur sesi birbirine karışıyor. Yoksa yağmur damlaları keman mı çalıyor diye düşünüp gülümsüyorum.
Epeyce yürüyüp apartmanın kapısına geldiğimde anahtarımı bulmak için elim çantama gidiyor. Neyse ki çabuk buluyorum. Kilide sokar sokmaz hemen açılıveriyor. İçeri girdiğimde ışık yanınca merdiven basamağında oturan, gözlerini bana dikmiş bakan Hasret ile karşılaşıyorum. Hasret dört numarada oturan Suzan Hanım'ın kedisi. Bembeyaz pamuk gibi tüyleri, boncuk gözleri, muziplikleriyle apartmanın sevimli bir üyesi. Biraz ağlamaklı bakıyor yüzüme. Bu saatte pek dışarıda olmaz bu kedicik diyerek merak ediyorum.