Egzoz dumanlarına karışmış zambak kokuları etrafı sararken korna seslerine de çocukların şen kahkahaları karışmıştı. Mahallenin bakkal amcası elindeki kedi mamalarıyla peşine taktığı kedileri boş arsada doyurma derdine düşmüştü. Mamalarını yiyen kediler patilerini yalayarak teşekkür ediyordu babalarına..
Mahallenin bir köşesinde Müzeyyen Teyze'nin sakız sardunyaları balkondan etrafı selamlıyordu, nihavend makamı eşliğinde. Bir kenarındaysa isyan şarkılarına eşlik eden gençlik kendinden geçiyordu. Çocuklar ise bu iki köşenin ortasında yakalamaca oynuyorlardı. Onların şen kahkahaları evlerin pencerelerinden içeri sızıp gönülleri şenlendiriyordu,. Hele zeytin ağacı yok mu? En çok o seviyordu çocukların sesine ses vermeyi. Onları dinlemeyi. Kim bilir belki de kendince eşlik ediyordur onların şarkılarına...