22 Temmuz 2019 Pazartesi

SALLANAN SANDALYE

Çok  eski zamanların birinde küçük bir kasabanın girişinde bir kayın ağacı yaşarmış.
Gençken insanlara gölge olmuş ama yaşlanınca nereye gideceğini şaşırmış.  Sonra kendini emanet etmiş bir marangoz ustasının eline.

Usta şöyle bir bakmış yaşanmışlık var bu ağaçta demiş. Kim bilir kimler dinlendi gölgesinde? Kim bilir hangi oyunlara şahit oldu gözleri? Kim bilir hangi sözleri duydu kulakları? Ah bir dile gelse neler anlatır bize. Bir sağına çevirmiş ağacı bir soluna. Bundan öyle bir şey yapacağım ki ona her oturan kendinden bir şeyler bulacak, her dokunan bir hikaye dinleyecek.

Haydi öyleyse işbaşına demiş kendi kendine marangoz ustası. Önce fazlalıkları yontmuş. Zira her fazlalık bir engel teşkil ediyormuş. Sonra hünerli elleriyle şekil vermeye başlamış, hayallerini işlemiş ilmek ilmek ağaca. Kıvrımlarını muntazam vermek için çok hassas çalışıyormuş. Kol koyma yerleri mütevazı görünse de aşağı doğru inen işlemeler ayrı bir hava katıyormuş. Salıncakta sallanır gibi bir havası varmış, üzerinde oturan kendini o havaya kaptırırmış. İşini bitirince şöyle bir bakmış usta. Ne de güzel görünüyormuş.  Emeğine değmiş.

Marangoz ustası çok yorulmuş ince hesap yapmaktan. Şunun üzerinde ilk ben dinleneyim demiş kendi kendine. İnce belli çay bardağını tavşan kanına bulayıp almış eline. Terini silmiş her zamanki yerinde asılı duran havlusuyla. Mendiller kar etmeyince ustanın terine, sonunda çareyi havlu kullanmakta bulmuş. Şöyle kurulmuş üzerine sandalyenin. Çayından bir yudum almış. Tıngır mıngır sallanma eşliğinde  derin hülyalara dalmış. Taa ki sallanan sandalyesine dokunan bir el onu durduruna kadar...

Sonra ne mi olmuş? Varın sizler hayal dünyanızda tamamlayın sevgili okurlar...:)

2 Temmuz 2019 Salı

VEDA



             
Küçücük bir bakışa gizlenmiş kocaman bir yürek... Dile gelmeyen sevginin göze ve gönle yansımış hali. İki heceye sığdırılmış veda busesi.