Üç odalı beyaz badanalı evinde huzur içinde yaşayan bir teyzedir Suzan Teyze. Mavi işlemeli balkon demirliklerinin ardında oturur, iki düz bir ters örgüsünü örmeye başlar çay eşliğinde. Karadenizli oluşu çay içişinden bir de hiç değiştirmediği şivesinden bellidir.
Güldüğünde sol üstteki iki altın dişinin pırıltısından gözler kamaşır. Penceresinin önünde Tekir ile Minnoş'u evinden ise hamsili mısır ekmeği eksik olmazdı. Başka hiçbir yerde tadına rastlamadığım o eşsiz lezzetin kokusu mahalleyi sarınca göz hakkı olmasa da burun hakkıdır diye çocukları çağırır, balkonundan onlara hamsili ekmek ikram ederdi. O hamsili ekmeklerden nasibi olan biri de bendim. Yıllar geçti ama tadı damağımdan hiç gitmedi..
Suzan Teyzelerin karşı tarafında sıvası yapılmamış, tuğladan örme evinde yaşayan bir de Laz Ahmet vardı. Bu Laz Ahmet pazarlarda haşlanmış mısır satardı. Mısırları çabuk pişsin diye çamaşır suyuna batırdığı söylense de şimdiye kadar hiç zehirlenme vakasına rastlanmadı.
Laz Ahmet altı-yedi yaşlarında afacan oğlu ile gözleri görmeyen babasıyla yaşamaktaydı. Afacan uşak dedesini gezdirirken işi oyuna vardırırdı. Adamcağızın gözleri görmeyince sanki önünde çukur varmış gibi "dede çukur var atla" deyip zıplattırıveriyordu dedesini. Sonra da kıkır kıkır gülüyordu. Suzan Teyze her seferinde dedenle oyun oynama dese de bir kulağından girip diğer kulağından çıkıveriyordu. Zıplayan dede ona çok eğlenceli geliyordu. Taa ki bir gün dedesi çukur var diye zıplarken ayağı taşa takılıp yere düşene kadar. Dedesini yerde görünce yaptığının ne kadar yanlış olduğunu anlayan yavrucak hemen dedesinin yanına çöküp tozlanan pantolonunu temizlemeye başladı. Bir yandan da defalarca özür diliyordu. Dedesi torununun başını okşuyor, korkma bir şeyim yok, geçti diye teselli ediyordu. O sırada çöp dökmeye çıkan Suzan Teyze adamcağızın yerden kalkmasına yardım etti. Allah razı olsun hayır duasıyla evine geri döndü.
Bu olay bizim afacana iyi bir ders oldu. O günden sonra minik yavrucak bir daha dedesini olmayan çukurun üstünden zıplatmadı. Ömrünün sonuna kadar dedesinin gören gözü oldu. Onun bu fedakarlığını ise Suzan Teyze hamsili ekmekle ödüllendirdi hep...
Çok samimi, nostaljik bir yazı olmuş. Çocukların aklı ermiyor bazı şeylere tabi. Dede ve Suzan teyze çok tatlı insanlarmış. :)
YanıtlaSilÇocukluk işte... Evet ikisi de tatlı insanlar.:)
SilSelam, blogumu taşıdım eski blogumda vardınız o yüzden tekrar yazmak istedim. Tekrar takip ederseniz çok sevinirim :)
YanıtlaSilSelam, takibe geleceğim en kısa zamanda...
Silhamsili mısır ekmeği var mı sahiden :)
YanıtlaSilVar sahiden:) Suzan Teyze'nin hamsili mısır ekmeğinden yiyenlerdenim.:)
SilSuzan Teyze gerçek mi :)
SilEvet, gerçek... Eski bir çocukluk anısı:)
SilÇok tatlı ve sıcak bir hikaye :) karadenizliler hamsinin her bir şeyini yapmakta mahirler:) Burun hakkı da güzelmiş.
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim.:) Hamsili ekmek onlardan yalnızca biri.:)
SilHikaye çok güzeldi. Kaleminize sağlık. Atalarimiz bir musibet bin nasihatten yeğdir diye boşunna dememiş.
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim güzel düşünceleriniz için.:)
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim. Evet,musibetlerden ders alıyoruz maalesef...
YanıtlaSilSizin yazılarınızı okumayi ozlemisim.Ayni ictenlik ve ayni duygusallik...
YanıtlaSilNe sıcak bir hikayeymiş. Kaleminize sağlık:)
YanıtlaSilEdebi sanatları çok güzel kullanıyorsunuz, yazma yeteneğinize hayranım Ebemkuşağı. Tebrikler:)
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim Eğitim Pınarı.:)
SilNe güzel sıcacık bir yazı olmuş ☺️
YanıtlaSilİlk kez mısırların çabuk pişmesi için çamaşır suyuna yatırıldığını duydum. Böyle bir şey sahiden var mı ?
YanıtlaSilGerçeklik payını bilemeyeceğim. Halk arasında yayılan abartılı hikayelerden biri olabilir. Ben onların yalancısıyım.:)
SilGüzel ve sıcak bir mahalle imiş gerçi eskiden bir çok mahalle böyle idi ama geçmişe azda olsa bir özlem duyulmuyor değil teşekkürler.
YanıtlaSilGüzel olan her şey özleniyor aslında... Böyle mahallelerin tadı başka.
SilHayatın içinden hoş bir kesit. Böyle hikâyeleri okumaktan keyif alırım. Kaleminize kuvvet...
YanıtlaSilTeşekkür ederim. Beğenmenize sevindim.
SilHarikaydı. Yüreğine sağlık Ebemkuşağı👏👏👏👏🧿🧿🧿😊🤚
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim Yıldız.😊🖐️
SilGözümün önünde canlandılar :) yalnız mısırları çamaşır suyuna batırma işi gerçekten oluyor mu diye bayağı bir korktum. En iyisi alıp evde pişirmek:) Elinize sağlık. Çok hoştu.
YanıtlaSilÇamaşır suyu olayının uydurma olma ihtimali var tabii... Çocukları korkutmak için söylemiş olabilirler.Çok teşekkür ederim.:)
Silhaftasonu blogun blogumdaydı kikiki :)
YanıtlaSilAaa hemen geliyorum kikiki:)
Silçok güzel çok içten bir hikayeydi :)
YanıtlaSilÇok güzel bir yazı olmuş ellerinize sağlık. Sayfama beklerim.
YanıtlaSilgüzellikbenimle.blogspot.com
Çok teşekkür ederim. En kısa zamanda uğrayacağım.:)
Silyazınızı beğendim ellinize sağlık :)
YanıtlaSilBeautiful blog
YanıtlaSilHamsiliekmeğin kokusu burnuma geldi.
YanıtlaSilUmarım canınız istememiştir.:)
SilCocuklugun her seyi oyun goren Dunya si , acemi insan yavrularini Dunya ya isindiran sefkatli buyukler sevgi saygi alisverisinin bahanesi kucuk ikramlar...Hepimizin gozunde canlanmasiyla iclerimizi isitan bu guzellikler yasasin hep
YanıtlaSilYaşasın tabii:)
SilSizin öyküleriniz çok güzel, samimi ve ders verici.Çok güzeldi .
YanıtlaSil