Az gittim uz gittim. Develerle pirelerin diyarında beş boynuzlu bir deveyle karşılaştım. Beş boynuzlu deve mi olur diye sormayın. Masal bu ya, olur mu olur. Daha kim bilir neler olur?
Bu beş boynuzlu devenin her boynuzunda ayrı sihir varmış. O sihirli güçleriyle yapamayacağı iş yokmuş. Bir gün kalbi katran karası olmuş bir şövalye bu güçleri ele geçirmek istemiş. İstemiş istemesine de nasıl olacağını pek kestirememiş. Türlü türlü yollar denemiş. Kuyruğu dolaşmış tilki gibi dolanıp durmuş. Rica etsem verir mi ki acaba bu boynuzlarından bir tane? Pek saf birine benziyor. Verir belki diye kendi kendine konuşmuş..
Sonra düşüncesini hayata geçirmek için varmış beş boynuzlu devenin kapısına. Kapıyı üç kere tıklayıp sağ tarafa çekilmiş.İçeriden "kim ooo" sesi gelince ben garip bir yolcuyum. Biraz yiyeceğe biraz da suya ihtiyacım var. Bir tas su ve bir parça ekmek verebilir misiniz? diye sormuş şövalye.
Devecik zor durumda olan birini hiç geri çevirmezmiş çevirmesine ama gizlice delikten kim olduğuna bakınca bizim şövalyeyi görmüş. Onun çok kötü biri olduğunu bilmeyen yokmuş. Ünü her yere yayılmış. Benim verecek ne suyum ne de aşım var. Var git yoluna deyince şövalye içeri giremeyeceğini anlamış. Anlamak yetmemiş hemen "b planı" diye başka bir yol denemeye karar vermiş.
Ertesi sabah beş boynuzlu deve dere kenarına yıkanmaya gitmiş. Şövalye hiç boş durur mu o da peşinden gitmiş. Yanına yaklaşınca ne kadar güzel boynuzların var deyip boynuzlardan birini ele geçirmeye çalışmış. Elini boynuza atmasıyla iki buçuk metre öteye fırlaması bir olmuş. O boynuzları ele geçirmek o kadar da kolay değilmiş. Çetin bir çekişme onları bekliyormuş beklemesine ama artık geri dönüş yokmuş. Aslında bu halinden kendi de memnun değilmiş.
Bakmış ki bu böyle olmayacak varmış kendi iline. Çekilmiş köşesine. Düşünmüş durmuş saatlerce. Sonra nereden geldiğini anlamadığı bir çınar ağacının yaprağı düşmüş önüne. Sağa bakmış sola bakmış. Kimseyi görememiş, kimsenin sesini duyamamış ama kalbi huzurla dolmuş. Anlamış ki bu beş boynuzlu devenin her boynuzunda ayrı bir tılsım var. Sevgi, hoşgörü, saygı, iyilik, merhamet gibi. Hangisine dokunursan ona dönüşüyorsun. Keşke hepsine dokunabilsem de iyi insan olabilsem diye düşünmüş. Sarılmak istemiş deveye. Devecik ondaki samimiyeti yüzünde okuyunca sarılmasına izin vermiş. Sarılır sarılmaz devenin boynuzundaki tılsımlar kara şövalyeye geçmiş. Bizim şövalye bir daha hiç kötülük yapmamış. Artık o kötülükleriyle ünlü kara şövalye değil iyilikleriyle ünlü ak pak şövalye olmuş. Hikayemiz burada sona ermiş. Herkes nasibini alıp gidivermiş.
Güzel hikayeydi. Keşke herkes bu kadar çabuk değişse. :)
YanıtlaSilTeşekkür ederim. Ah keşke.:)
Silheeey sen haaaa :) hoşgeldiin :) okumaya gelcem yine deeee önce seni bi karşılayım dediiim :)
YanıtlaSilAy hoşbuldum.:) Uzun zaman oldu. İyi etmişsin.Yine beklerim.:)
SilÇocuklar muhakkak okumalı böyle iç ısıtıcı hikayeleri.
YanıtlaSilTeşekkür ederim. Okutalım o halde...
SilAh keşke... Teşekkür ederim.:)
YanıtlaSilNe güzel bir hikaye! Her kara şövalyeye lazım bir boynuz ;)
YanıtlaSilÇok lazım çok:)
SilBoynuza dokunmak yani 🙈
YanıtlaSilEvet,öyle...
Silnerde bu deve, söyleseneeee :)
YanıtlaSilHayalimde:)
SilÇok güzel bir hikaye olmuş ☺️
YanıtlaSilBeş boynuzlu deve hikayesi içimi ısıttı. Şövalye iyi ki devenin peşine düşmüş. Kötü niyeti kısmete dönüşmüş. :)
YanıtlaSilİyi ki öyle olmuş.:)
Sil