Rayiha Teyze dertli dertli oturmuş yerine. Elini yaslamış yanağına sabahtan beri ondan yemek bekleyen çocukları için aş derdinde. Tasa ne koyup da kaynatsa bilemiyor. Elde avuçta, çuvalda, ambarda bir şey kalmamış. Ama çocukların açlıktan guruldayan mideleri hiç mi hiç söz dinlemiyor..
Evinin eri Hüseyin Amca, elde avuçta kalmayınca çıkınını eline alıp düşmüş gurbet yoluna. Altı aydır haber yok! Rayiha Teyze merakla yol gözlüyor. "Erim" dediği yiğidi habersiz bırakmazdı onu. Başına bir şey gelmesin diye adaklar adıyor, dualar ediyor.
Bir başına üç çocukla aş derdinde Rayiha Teyze. Buğdayları harmanlayıp değirmene gönderene kadar canı çıktı kadıncağızın. Arada Hüseyin Amca'nın kulaklarını çınlatmadı değil. İki çuval un koydu mu köşeye bütün kış idare ederlerdi. En azından çocuklar acıkınca onlara sus payı verebileceği ekmekleri olurdu.
“Ah Hüseyin ah!” diyordu. “Beni böyle biçare bırakıp nerelere gittin? Hangi yaban ellerde bizsiz yaşarsın?” deyip duruyordu Rayiha Teyze. İnsan iki satır mektup yazamaz mıydı hiç? Hoş yazıp yollasa Rayiha Teyze okuma bilmiyordu. Ama kokusunu çekerdi içine en azından. Sonra çocuklardan birini yakalayıp bir çırpıda okuturdu mektubu. Ama ne çare, ne gelen var ne de haber yollayan..
Aradan bir altı ay daha geçti. Kışı da, baharı da, yazı da, güzü de gördü Hüseyinsiz, Rayiha Teyze. Bir tek onu göremedi bunca zaman zarfında. Derken bir gün kapı çaldı. Her kapı çalışında Hüseyin’dir belki deyip heyecanla koşuyordu kapıya. Tıpkı şimdi olduğu gibi. Kapıyı açtığında ise yine hayal kırıklığı. Bu seferki köyün postacısı. Elinde bir mektup, Rayiha Teyze’ye uzatıyor. O ise biraz mahcup "Ben okuma bilmem." deyiveriyor. Etrafına bakıyor, çocuklar yok. Yazılanları çok merak ettiği için çok bekleyemiyor ve “Sen bir okusan yazılanları da iyi haberler getirsen şu garibe” diyor kendisini göstererek.
Postacı zarfı itinayla açınca anladı ki mektup Hüseyini’nden idi. Elinden kapıp önce bir kokladı. Sonra "Oku" deyip tekrar uzattı. O da uzattığı mektubu alıp okumaya başladı. Bazen ah çekti bazen of, dinlerken. Hüseyin Amca gurbette kendine yeni bir hayat kurduğunu, artık köye dönmeyeceğini onu unutması gerektiğini yazmıştı. Birkaç kuruş para da sıkıştırmıştı kağıdın arasına. Rayiha Teyze'nin başından aşağı kaynar sular döküldü sanki. "Bunu duymak için mi bekledim bunca zamandır?" deyip çıkarıp attı artık Hüseyin'i kalbinin başköşesinden. Hüseyin diye diye hem kendini hem de çocuklarını perişan ettiğinin farkına vardı. Sildi defterden Hüseyin'i. Böylece üç çocuğuyla hayatına devam etti kaldığı yerden..
Oysa Hüseyin geçen yıl tarlasına giderken geçirdiği bir traktör kazasında can vermiş, Rayiha ise bunu bir türlü kabullenememişti. Kocasının gurbette olduğuna kendini inandırmıştı. Olmayan şeyler üzerine hayatını devam ettirmeye çalışması herkesi korkutuyordu. Aklını yitirmesinden korkan köylüler, Rayiha Teyze'yi kendine getirmek ve en azından Hüseyin Amca'yı hayatından çıkartmak için böyle bir oyun oynadılar. Ve başardılar. Artık Hüseyin Amca yok Rayiha Teyze'nin dünyasında. İyi mi oldu kötü mü orasını Allah bilir!...
Sevdiklerimizi kaybetmek zor bir süreç :( Ben bununla ilgili birkaç gün önce yas tutmak adında bir yazı yazmıştım.O yazıya denk geldi bu yazınız.Allah hepimizin yardımcısı olsun.Sevgilerimle :)
YanıtlaSilSevdiklerimizi kaybettiğimiz zamanki acının başka yerde tarifi yok.Bu arada yazınıza bakacağım. Duanıza amin diyorum. Sevgilerle:)
Silaaa çok kötü bir son son kötü üstüne yalan da eklenmiş daha da kötü olmuş :(
YanıtlaSilHayatta her zaman mutlu sonlar olmuyor maalesef.:(
SilSevdiklerini kaybetmek çok acı.İşte sözün bitiği yerrr.
YanıtlaSilİnsanın bir yanı yarım kalıyor.
Sevgiler
Sol yanınız hep acıyor.Zaman sadece acısını hafifletiyor ama unutturmuyor.Sevgiler...
Silnasıl güzel yazmışsın yaaaa. ne sondu yaaa :)
YanıtlaSilBeğenmene sevindim.Teşekkür ederim.:)
SilTüylerim diken diken oldu ya. Baslarda kadir inanırla türkan sorayın gurbet filmine benzettim. Ama son paragraf alt üst etti düsncelerimi. Bazen insanlar acılarıyla başedemediklerinde akıllari onlara böyle oyunlar oynuyor malesef :(
YanıtlaSilMaalesef acıları kabullenmeyince daha kabul edilebilir bahaneler üretebiliyoruz. Bu anlamda herkese sabır diliyorum.
SilGüzel kurgulanmış bir öykü. Anadolu insanının vefası da, sevgisi de, özlemi de bir başkadır.
YanıtlaSilRayiha adını ilk kez duyuyorum.
Uzun bir süre blogda olamadım. Özlemişim.
Sevgiyle...
Anadolu insanının herşeyi bir başka.
SilRayiha eşimin tanıdığı bir teyzenin adı.
Sevgiler:)
Nasıl güzel bir yazı olmuş bu böyle...
YanıtlaSilYüreğine, kalemine sağlık.
Ne güzel yazmışsınız, ellerinize sağlık..
YanıtlaSilTeşekkürler.Sizin de yorumunuza sağlık:)
SilRayiha teyze için üzüldüm ve sonu şaşırttı. :)
YanıtlaSilOnun için yazarken ben de çok üzüldüm.:(
SilYine duygu yüklü harika bir hikâye. Çok sevdim.
YanıtlaSilSevmenize sevindim.:)
SilHepsi bir tarafa en azından onu böyle düşünen bir kaç yakını da var çok şükür dedim hikayenin sonunda. Hem hayatın içinde normal görünüp hem de en baskınından hayallerde yaşamıyor muyuz zaman zaman. Sevdiğinden ayrı düşmek, onsuz kaldım eyvah demek çok zor. Hayalin kurtuluşu hayal ile olmuş..
YanıtlaSilKaleminize sağlık, sevgilerimle..
İyi ki böyle zamanlarda bizi düşünen birileri var. Sevdiklerimizden ayrı düşmek, onların acısı çok zor. Yorumunuz için teşekkürler, sevgiler :)
SilSevmek ve kaybetmek güzel anlatılmış. üzücü ama bir o kadar da hayatın içinden bir yazı olmuş ellerinize sağlık :)
YanıtlaSilYa nasıl yorum yapabilirim bilmiyorum ama sanki bende orada onları izliyordum. Kaleminiz, yazılanlar içine çekiyor insana adeta. Yüreğinize sağlık, herhalde en doğrusu çarpıcıydı diyebilirim. :)
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim güzel düşünceleriniz için:)
SilHarikasınız gerçekten, elinize sağlık, hikayelerinizi kitaplaştırmayı düşünüyor musunuz? :)
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim. Aslında kitaplaştırmayı düşünmüyor değilim. Ama nasıl olur, ne zaman olur bilemiyorum.
SilRayiha Teyzecim ya hem yokluk hem kayıp zor bir hayat. Kalemine sağlık daha uzun olsa okurdum :)
YanıtlaSilEvet hayatı zor. Teşekkür ederim.:)
Sil