Yıllar önceydi. Varna'daki zulümden trenle kaçan genç bir oğlan. Ve hayatları İstanbul'da kesişen bir göçmen kızı. Mücadeleyle geçen yıllar... Kurdukları yuva umutları olmuştu sanki. Hele yuvanın meyveleri olan yavruları acı hayatlarını ballandırıvermişti bir anda. Cemal amelelikle geçirdiği yıllarda çocuklarının kahramanı olmayı başarmış bir baba, Reyhan da kocasının hayat mücadelesine destek vermek için fabrika köşelerinde saçını süpürge eden fedakar bir anne oluvermişti. İki küçük kız çocuğu da ailelerinin bu zorlu savaşlarında onlara hep destek olmuşlardı. Bazen delinmiş ayakkabılarla okula gitmişler, ıslanan ayaklarını göstermemek için eve geldiklerinde hemen odalarına kaçmışlardı. Bazense beden eğitimi için eşofman isteyen öğretmenin isteğini babalarına söylemeden arkadaşlarından ödünç alarak halletmişlerdi. Onlar da kendi çaplarında yaşam kavgalarına ortak olmuşlardı..
Aradan yıllar geçti. Çocuklar büyüdü. Cemal Bey'in beli büküldü. Reyhan Hanım'ın saçları ağarıp pamuk tarlasına döndü. Cemal Bey ilerleyen yaşına rağmen sigarayı bir türlü bırakmıyordu. Reyhan Hanımla da tek kavgaları şu meret yüzündendi. Son zamanlarda öksürükleri artan Cemal Bey'in "Bir doktora görün" diye başının etini yiyordu Reyhan Hanım. Cemal Bey ise hep geçiştiriyordu. Kızlar da ne kadar ısrar etmiş olurlarsa olsunlar Cemal Bey'i ikna edememişlerdi. "Hiç olmazsa şu sigarayı bırak" diye dil döküyorlardı her seferinde. Ama babaları hiç dinler miydi onları? Bir kulağından girip diğerinden çıkıyordu.
Hastalık ilerledi, öksürüğün yanında sesi de kısılınca tedirgin oldu Cemal Bey. Ama belli etmedi. Eşinin haline daha fazla dayanamayan Reyhan Hanım söylene söylene Cemal Bey'i pes ettirdi. Sonunda birlikte hastaneye gittiler. Çeşitli tetkikler yapıldı. Gözlem ve teşhis için bir süreliğine hastaneye yatırdılar. Şekersiz çay, tuzsuz yemekler hiç Cemal Bey'e göre değildi. Arada kızına çaya şeker atması için yalvarıyordu ama doktorun kesin emri vardı. Şeker yoktu. Yine de babasına kıyamayan kızı bardağa şeker atıyormuş gibi yapıyor, Cemal Bey de şekerliymiş gibi içiyordu çayını. Tadı tuzu olmayan yemekler önüne geldiğinde "Bunlar nasıl nimet?" diye söyleniyordu söylenmesine ama çaresi yoktu. Reyhan Hanım da başucundan hiç ayrılmıyordu. Eşine destek olmak için güçlü görünmeye çalışıp her zamanki gibi sevgiyle gülümsüyordu. İçine akıttığı gözyaşları gece çıkıyordu ortaya. Kızlar da babalarının yanına dönüşümlü gelip refakat ediyorlardı. Kızlarının biricik kahramanı hastaydı. Bu onlara da ağır geliyordu ama babalarına hissettirmemeye çalışıyorlardı. Cemal Bey'in bir dediğini iki etmiyorlardı. Cemal Bey ise sürekli helallik istiyordu. Onları bir türlü rahat yaşatamadığını anlatıyordu. Oysa kızlar babalarından da hallerinden de memnundu. Reyhan Hanım da çocukla ilgilenir gibi üzerine titriyordu biricik eşinin.
İki hafta kadar daha zaman geçti. Doktorlar artık teşhisi koymuştu. Akciğer kanseriydi Cemal Bey. Kanser son evredeydi. Artık yapacak bir şey kalmamıştı. Hastalığını Cemal Bey'den gizlemeye karar verdiler. Son zamanlarını evinde geçirmesi için hastaneden çıkardılar. Doktor hastanedeki diyete evde de uyulmasını istemişti. Tatsız tuzsuz yemekler, şekersiz çaylar.. Reyhan Hanım'ın içi el vermiyordu bunlara. Sürekli "Bir arzun var mı?" diye soruyordu eşine. Cemal Bey kendisinden hastalığı gizlenmiş olsa bile sanki hissetmiş gibiydi. Arada ölümden bahsedip helallik istiyordu.
Ölümünden bir gün önce Reyhan Hanım'dan muzlu puding istemişti Cemal Bey. Doktor aklına gelince önce tereddüt etti Reyhan Hanım. Ama sonra kalkıp yaptı muzlu pudingi. Cemal Bey kase kase yedi tatlıyı. Dünya hayatına veda etmeden önce yediği son tatlı olmuştu. Ertesi sabah bir ara uyanan Cemal Bey, yanıbaşında uyuyakalan eşine seslenmişti. Reyhan Hanım, "Buyur Bey, bir şey mi istedin?" diye açtı gözünü. Bir bardak süt istedi "İçim yanıyor!" diyerek. Dolaptan bir bardağa süt doldurup getirdi Reyhan Hanım. Kana kana içti Cemal Bey. Sonra da başını yastığa koyup, derin bir uykuya daldı. Hem de bir daha uyanamamacasına. Geride ise onu hiç yalnız bırakmayan fedakar bir eş ve onu kahramanımız diye seven iki evlat bıraktı. Reyhan Hanım ve kızları da kahramana, ona yakışır şekilde veda ediyorlardı...
Hasibe'ciğim gözyaşlarımı zor tuttum okurken inan. Reyhan hanımın,eşine o muzlu pudingi yapmasına o kadar sevindim ki, bir an ya yapmazsa diye ödüm koptu. Eline, emeğine sağlık. Bu hikayelerini bir kitapta toplamayı düşündün mü? Harika yazıyorsun.
YanıtlaSilSevgiler:)
Yazdıktan sonra ben de Reyhan Hanım'ın muzlu puding yapmasına iyi ki yaptı dedim.Yoksa pişman olurdu ömür boyu.Yazdıklarımı bir kitapta toplamayı çok istiyorum. Nasıl olur,ne zaman olur bilemiyorum. Çok teşekkür ederim güzel düşünceleriniz için. Sevgiler:)
SilÇok dokunaklı bir hayat öyküsü. Göç etmek zorunda kalanların hayat mücadelesi zaten her şeyleri geride kaldığından sıfırdan başlıyor ve çok çetin oluyor.
YanıtlaSilBir aile dayanışması, bir yitmekte olan aile birliği öyküsü okuduğum için çok sevindim. Cemal Bey üzdü biraz ; ama hayat böyle.
Emeklerinize sağlık :)
Göç, başlı başına bir hayat öyküsü. Geride bırakılmak zorunda kalanlar,yeni hayatlar...Zor gerçekten. Böyle zamanlarda ailenin önemi ortaya çıkıyor. Hayat acısıyla,tatlısıyla yaşanıyor.
SilTeşekkür ederim.:)
Hikayenin sonunu o kadar içim titredi . Çok güzeldi . 😊
YanıtlaSilGüzel bir hikâye... Kaleminize sağlık.
YanıtlaSilBu hikaye beni nerelere götürdü bir bilseniz. Çilekli pudingini yemeye rahmetli babamın vakti yetmedi. Ve o günden sonra benim elim asla çilekli pudinge gitmedi. Hikaye o kadar gerçekçi ve içten ki.. Ve bizim için de bir o kadar gerçek..
YanıtlaSilKaleminize sağlık..
Babanıza rahmet diliyorum. Hepimizin hayatında yaşanan gerçekler sanırım bizimkisi.
SilTeşekkür ederim..
Dertsiz adamı ağlatırsın, o derece yani...
YanıtlaSilNiyetim kimseyi üzmek değil ama kalemden öyle damlıyor sanırım.
SilÖyle düşünmeyin, çok güçlü kaleminiz var. İçinizden geldiği gibi devam edin :)
SilAcaba gerçeklik payı var mı diye iç gecirdim resmi görünce :( oy cok korktum üzldm bian . Neyseki hikayeymis. Cok dokunakliydi ellerine saglk
YanıtlaSilAslında biraz gerçeklik payı var.Çok teşekkür ederim.:)
SilHikayeniz gerçekten çok sıcak çok içten ve içini titretiyor insanın. Ellerinize sağlık :)
YanıtlaSilBir babanın rahat yasatamadim sizi diye evlatlarından helallik istemesi...nasıl da derinden sizlatti içimi... emeğinize,yüreğinize sağlık...
YanıtlaSilBir baba için en zor anlardır belkide. Teşekkür ederim...
SilDokunaklı ve güzel bir hikaye..İnsanın içini sızlatacak cinsten.Emeğine sağlık.
YanıtlaSilBlogunu çok sevdim.Sevgiler:)
Çok teşekkür ederim güzel düşünceleriniz için. Sevgiler:)
Silçok güzeldi yaa. bir de muzlu puding ah ah en sevdiğim kakaoludan sonra, yapınca bir anda tam altı kase yiyom valla. :)
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim. Altı kase gözümde canlanınca maşallah dedim.:)
SilKeşif etkinliğinden geldim :) Böyle kalbe dokunacak hikayeler okumamıza vesile oldular :)
YanıtlaSilhttps://gizemmozdemiiir.blogspot.com.tr/
Hoşgeldiniz.:) Çok teşekkür ederim.:)
SilÇok güzel çok içten bir hikaye, kaleminize sağlık :)
YanıtlaSilGerçek bir hayatve dayanısma allah herkese nasip etsin tebrikler
YanıtlaSilEvet nasip etsin gerçekten. Teşekkürler:)
SilÇok dokunaklı
YanıtlaSilÇok gerçekçi
Güzel bir yazı
Gönlüne sağlık 👏👏
fedakarlıklarla bezenmiş hayatlara itanesi daha, nedense tanıdık geliyorlar bu hayatlar bana. İlgiyle okudum yazınızı. :)
YanıtlaSilBelki siz de o hayatların bir parçası olduğunuz için tanıdık geliyordur.Teşekkür ederim.
SilBöyle bir yazı için çok teşekkürler. Ağlattı resmen.
YanıtlaSilSevgiler
Ben teşekkür ederim yorumunuz için. Sevgiler...
SilNe kadar etkileyici anlatmışsınız, hele sonu çok dokunaklıydı, elinize sağlık, sevgiler
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim. Sevgiler...
SilNe kadar güzel yazılmış. Çok dokundu bana.
YanıtlaSilKalemine sağlık canım.
Sevgiler
Çok teşekkür ederim. Sizin de yorumunuza sağlık. Sevgiler...
SilÇok güzeldi okurken gözlerim doldu gerçekten...yüreğine emeğine sağlık çok güzel bir öykü olmuş canım benim sevgiler ....
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim. Sevgiler...
SilÇok dokunaklıydı elinize yüreğinize sağlık
YanıtlaSilYalan dünya işte kimi ağlatır kimini güldürür...Anın tadını çıkarmak kalıyor geriye sevgiyle ailene sarılmak gibi.Çok zor yaa...Kalemine sağlık.
YanıtlaSilTek gerçek an'ı yaşamak... Gerisi boş aslında. Bir de en güzeli elimizdekileri kaybetmeden değerlerini bilip sevdiklerimizi hissettirebilmek. Teşekkür ederim.:)
Sil"Bu hikayeyi ben okumuştum ya" diye diye okudum yazınızı; yorumlara geçince de hatırladım nerede okuduğumu ama yine de yorum yazmadan edemedim. :)
YanıtlaSilİyi etmişsiniz...
Sil