BAHAR ARKADAŞLIĞI

 Mart, Nisan ve Mayıs üç samimi arkadaşmış. Mart biraz sivri dilliymiş. Ne zaman ne yapacağı belli olmazmış. Bir yanda çiçekler açarken bir yanda kar yağarmış. Daha da ötesi kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırırmış.

Nisan'a gelince ne soğuk, ne de sıcak bir arkadaşmış. Baharı müjdeleyen üç arkadaşın içinde en ortada, en dengeli olanmış Nisan. Belki de baharı en çok hissettiren. Arada yağmurlarla ıslatsa da, dillere destanmış güzelliği..

Mayıs ise yaza doğru yaklaşırken güneş kremini hazırlarmış kendine.  O  kadar  sıcakkanlı biriymiş ki etrafındakileri de sıcaklığıyla sarmalarmış.

Bu üç arkadaşın yediği içtiği ayrı gitmezmiş. Baharın tadını doyasıya çıkarırlarmış. Bize de bu güzelliği seyretmek düşermiş.

Gel zaman git zaman bu üç güzel arkadaşın arasına kara kedi girmiş. Eski tatları kalmamış. Hepsi ben daha güzelim derdine düşmüş.

Mart, ben olmasam siz de olmazdınız diye tavrını koymuş. Nisan, neden böyle düşünüyorsun? Hepimiz birbirimizi tamamlayıp koskocaman bir baharı oluşturuyoruz. Bize haksızlık ediyorsun diye çıkışmış. Mayıs, olanlara kayıtsız kalmamış tabii. Hey arkadaşlar! Zaman birbirimize üstünlük taslama değil; birbirimize kenetlenip insanlara baharın güzelliğini yaşatma zamanıdır. Birbirimize sırtımızı dönmek yerine sarılmayı tercih edelim. Ne dersiniz? Hepsinin aklına yatmış bu teklif. Vakit kaybetmeden bu üç eski dost birbirine sarılıp bahar yolculuğuna devam etmiş.

Ne diyelim, onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine. Gökten üç elma düşmüş. Biri  bu hikayeyi yazanın, biri okuyanın biri de baharın başına..