Çok eski zamanların birinde küçük bir kasabanın girişinde bir kayın ağacı yaşarmış.
Gençken insanlara gölge olmuş ama yaşlanınca nereye gideceğini şaşırmış. Sonra kendini emanet etmiş bir marangoz ustasının eline.
Usta şöyle bir bakmış yaşanmışlık var bu ağaçta demiş. Kim bilir kimler dinlendi gölgesinde? Kim bilir hangi oyunlara şahit oldu gözleri? Kim bilir hangi sözleri duydu kulakları? Ah bir dile gelse neler anlatır bize. Bir sağına çevirmiş ağacı bir soluna. Bundan öyle bir şey yapacağım ki ona her oturan kendinden bir şeyler bulacak, her dokunan bir hikaye dinleyecek.
Haydi öyleyse işbaşına demiş kendi kendine marangoz ustası. Önce fazlalıkları yontmuş. Zira her fazlalık bir engel teşkil ediyormuş. Sonra hünerli elleriyle şekil vermeye başlamış, hayallerini işlemiş ilmek ilmek ağaca. Kıvrımlarını muntazam vermek için çok hassas çalışıyormuş. Kol koyma yerleri mütevazı görünse de aşağı doğru inen işlemeler ayrı bir hava katıyormuş. Salıncakta sallanır gibi bir havası varmış, üzerinde oturan kendini o havaya kaptırırmış. İşini bitirince şöyle bir bakmış usta. Ne de güzel görünüyormuş. Emeğine değmiş.
Haydi öyleyse işbaşına demiş kendi kendine marangoz ustası. Önce fazlalıkları yontmuş. Zira her fazlalık bir engel teşkil ediyormuş. Sonra hünerli elleriyle şekil vermeye başlamış, hayallerini işlemiş ilmek ilmek ağaca. Kıvrımlarını muntazam vermek için çok hassas çalışıyormuş. Kol koyma yerleri mütevazı görünse de aşağı doğru inen işlemeler ayrı bir hava katıyormuş. Salıncakta sallanır gibi bir havası varmış, üzerinde oturan kendini o havaya kaptırırmış. İşini bitirince şöyle bir bakmış usta. Ne de güzel görünüyormuş. Emeğine değmiş.
Marangoz ustası çok yorulmuş ince hesap yapmaktan. Şunun üzerinde ilk ben dinleneyim demiş kendi kendine. İnce belli çay bardağını tavşan kanına bulayıp almış eline. Terini silmiş her zamanki yerinde asılı duran havlusuyla. Mendiller kar etmeyince ustanın terine, sonunda çareyi havlu kullanmakta bulmuş. Şöyle kurulmuş üzerine sandalyenin. Çayından bir yudum almış. Tıngır mıngır sallanma eşliğinde derin hülyalara dalmış. Taa ki sallanan sandalyesine dokunan bir el onu durduruna kadar...
Sonra ne mi olmuş? Varın sizler hayal dünyanızda tamamlayın sevgili okurlar...:)
Sonra ne mi olmuş? Varın sizler hayal dünyanızda tamamlayın sevgili okurlar...:)
Ağaçlar keşke yaşlanınca kesilmese acıdım ben okurken, ay kıyamadım onun sallanan koltuk olmasına.:) Dokunan el kim acaba? Bilemedim:) Eline sağlık:)
YanıtlaSilİnsan üzülüyor tabii...
SilTeşekkür ederim.:)
Sandalye şahaneymiş. Hikayenin devamında o sandalye benim odama gelmiş olsun ve kitap okumuş olayım onun eşliğinde :)
YanıtlaSilKitabınızı hazırlayın o halde:)
SilDuygulandım okurken, devamını getiremedim ben :)
YanıtlaSilDevamı daha hüzünlü olabilir...
SilYine sevimli, sıcak bir öykü olmuş. Yazım diliniz çok güzel :)
YanıtlaSilÇok güzel bir hikaye. Hüzünlü devam edecek gibi hissettim bir an içim burkuldu
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim. Devamını herkes kendi dünyasında tamamlasın istedim...
SilNe güzel okuyorduk. Devamı gelseydi 😀
YanıtlaSilBu sefer böyle olsun...
SilAy ben adamı Hakkın rahmetine kavuşturdum oracıkta. Ama ne güzel bir ölüm şekli, doksanlarımın sonuna doğru böyle keyifli bir köşede otururken ölmek isterim ben de :)
YanıtlaSilİlahi siz:) Güzel bir ölüm hayali:)
Silne kadar güzel yazıyorsunuz gerçekten elinize sağlık, bence gelen ustanın torunu, bana bir masal anlat dedeciğim diyor:))
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim.
SilSizinki de güzel bir hayal olmuş. Ne şirin bir torundur kim bilir...
Ben şu an o sallanan sandelyenin üzerinde oturmuş ve tatlı bir rüzgar eşliğinde kafa dinlediğimi hayal ettim.
YanıtlaSilOh oh harika bir hayal...
SilHikaye çok harika olmuş. Size mi ait acaba?
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim. Evet bana ait...
SilÇok profesyonel tebrik ederim
Silçok güzelmiş gerisini hayal etmek çok huzurlu
YanıtlaSilNe mutlu huzurlu hayal edebilmek...
Silay ne güzel hem duygulu da ama böyle son beklemiyodum ve hiçbişi hayal edemedim ki. sen söyle neydi senin düşündüğüüün :)
YanıtlaSilUstaya dokunan el sefer tasında eşine yemek getiren zevcesinin eli oluyor. Gözlerini açıp karşısında kendisine gülümseyen eşini görünce usta çok mutlu oluyor. Sonra hep birlikte alın terine karışan lokmaları afiyetle yiyorlar... Aklıma ilk gelen bu olmuştu benim:)
Silhah şöyle :)
SilSıcacık güzel bir hikayeydi. Uzun süredir uğrayamıyordum, ne çok okunacak yazı birikmiş. Teşekkür ederiz bu sıcacık öykü için :)
YanıtlaSilNe iyi ettiniz uğradınız. Ben teşekkür ederim yorumunuz için:)
SilDoğrusu ben de oturmak isterdim o sandalyeye. :)
YanıtlaSilBir sandalye de sizin olsun o halde...
Silyaaaa
YanıtlaSilÇok güzeldi sonunu da mutlu hayal edelim. Teşekkürler
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim. Mutlu sonları çok severim...
SilBence devamını başka yazıda siz tamamlayın.
YanıtlaSilAslında yukarıdaki yorumlardan birinde devamını nasıl hayal ettiğimi anlatmıştım.:)
Silaa gerçekten keşke bitmeseydi burada, tadı damağımızda kaldı :)
YanıtlaSilHerkes hayal dünyasında kendi devam etsin diye düşünmüştüm. Biraz değişiklik olsun diye:)
Silheeey bi kitap gördüüm. adı, ebemkuşağı. yazarı, osman necmi gürmen :)
YanıtlaSilAaa bir bakayım bu kitaba:)
Sil