Köpük köpük umut, ağzından bal damlayana ne hoş yakışırdı. Hele o köpükler birer birer paylaştırılınca ne çok çoğalırdı.
Ağız tadını bozmayacak güzellikte sözler söylenir, hayatlar tersine çevrilirdi. Bazen duymak istediklerimizi duyar bazense istemediklerimize kulak tıkardık..
Sohbetine doyum olmaz, hatrından sual olunmazdı. Kim ki bu dediğinizi duyar gibiyim. Kırk yıllık hatır dostu, efkar dağıtıcı, yorgunluk giderici, kalbe şifa bol köpüklü Türk kahvesinden başkası değildi bizimkisi.
Şöyle bakır cezvede suyla buluştuğu anda coşmaya başlayan, fokur fokur köpürürken mis kokular yayan, insana her şeyi unutturan başka ne olabilirdi ki? Hele dostlarla içilen kahvenin tadı başka yerde bulunmazdı. Yanına çifte kavrulmuş lokum da iyi giderdi. Ağızlar tatlanır, bir içen bir daha içerdi. Bu böyle kırk yıl sürer giderdi.
Sonra bir gün devran döndü. Cezveler boş, gönüller nahoş kaldı. Daha kırk koca yıl vardı önünde hatırı sayılan. Ocaklar yetim kaldı. Ne dedikodu, ne sohbet, hepsi yalandı. Çünkü gönüllerden önce cepler yandı. Zira kahve dün akşam zamlandı..
Allah seni yaa sonunda kahkaha attım :)
YanıtlaSilSeni güldürdüysem ne mutlu bana:)
SilZam üstüne zam zam bir kahve içmek bile lüks artık...
YanıtlaSilÖyle maalesef...
SilKahvenin hızlıca lüks tüketime girişini göze çarptıran bir sonu vardı, bayıldım. :)
YanıtlaSilTeşekkür ederim.:)
SilKahvesiz yaşayamam sanırım 😔
YanıtlaSilKahve düşkünleri için zor bir durum.
SilSonu bombaydı :)
YanıtlaSil