Geçen gün yolda yürürken uzakta birbirleriyle didişen bir çift görmüştüm. Sesleriyse bana uzak olmalarına rağmen yanımdaymış hissi verecek kadar gür çıkıyordu.
Neyi paylaşamıyorlar acaba diye düşünürken buldum kendimi. Kira derdi, ekmek kavgası, kaynana tantanası, çocukların okul masrafı, ayın sonunu getirme çabası, memleket sevdası ve daha neler neler... Aklımdan film şeridi geçer gibi geçti bunlar.
Tartışmaları alevlendiğinde hanım tarafın sesi daha cırtlak çıkıyordu. Nefes almadan konuşuyor gibiydi. Adamcağız cevap vermeye çalışıyor ama başarılı olamıyordu. Çünkü makineli tüfek gibi sürekli karşı tarafı tarayan bir kadıncağız vardı. Haklı mıydı haksız mıydı bilemiyorum. Bilsem de bir şey değişmeyecekti. İçindeki fırtına dinmeyince dışarıdan pek fayda gelmiyordu.
Biraz ilerledim uzaklaşmak istedim oradan. Ama sesleri arkamdan gelmeye devam ediyordu. Durup konuşsam mı acaba belki sakinleşirler diye düşündüm. Düşündüm ama cesaret edemedim. Hararetli hararetli konuşmaya devam ediyorlardı.
Yoldan geçenlerden bir tek ben mi farkına varmıştım acaba? Kimsenin umrunda değil gibiydi sanki. Neyse cesaretimi topladım. Tam arkamı döndüm iki kelam edecektim ki birbiriyle didişen martılarla göz göze geldim. Ne oldu bir şey mi söyleyeceksin der gibi baktılar yüzüme sonra da pııır diye uçuverdiler gökyüzüne.
Ayyy çok tatlıydı, sonuna bayıldııımmmm. Dırdıriye bütün canlıların ortak derdi olabilir :)). Kalemine, yüreğine sağlık sevgili Hayal Kahvesi :))
YanıtlaSilBeğenmene çok sevindim. Evet dırdıriye tüm canlıların ortak derdi:)
Silmartı hanım da dırdırcı o zamansaaa :)
YanıtlaSilTa kendisi:)
SilYine çok keyifli bir yazı olmuş, elinize sağlık. :)
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim.:)
Sil