EŞEKLİ KÜTÜPHANECİ | FAKİR BAYKURT

 Sıcak bir yaz günü peribacaları diyarına Yunanistan'ın Larissa şehrinden Dimitrios Katsikas adında biri gelir. Bu genç adam, yıllar önce bu topraklardan göçe zorlanan büyükbaba ve büyükannelerinin izini sürmek, bir daha buraya dönemeyen akrabalarının yerine bu güzel yerleri gezmek istemektedir. Olaylar zinciri, karşısına yörenin sevilen şahsiyetlerinden "Baba" lakaplı Aziz Güzelgöz'ü çıkarır. Aynı yaşlardaki bu iki genç kısa sürede kaynaşır. Dimitrios, Aziz'in evine konuk olunca bu büyüleyici diyarda inanılmaz bir adamla tanışır. Aziz'in babası Mustafa Güzelgöz'dür bu kişi; namı diğer Eşekli Kütüphaneci..

Ürgüp'teki kitaplığı yönetirken otuzdan fazla köyün halkına eşekle kitap taşıdığı için takılmıştır bu ad ona. Herkes, özellikle de kadınlar, kitap okusun diye yıllarca çırpınmıştır Mustafa Güzelgöz.

Dimitrios ile Eşekli Kütüphaneci arasındaki sevgi köprüsü yöreyi birlikte gezerlerken iyiden iyiye pekişip güçlenir. Bu arada kan kardeşi olan Aziz ile Dimitrios'un aklına. Ürgüp ile Larisa'yı "kardeş şehir" yapma fikri düşmüştür. Ama bu o kadar da kolay olmayacaktır...

Fakir Baykurt'un klasik anlatımının tüm olanaklarından yararlanarak gücü yetene hatta bitene dek,  hasta yatağında yazdığı bu son romanında sevgi, kardeşlik, azim, cesaret gibi duygular yine okuru sarıp sarmalıyor.

Yazarın dili akıcı, anlatımı insanı saran cinsten. Okurken "Azimli bir insan ancak böyle olunabilir!" dedirtiyor. Okuyacak olanlara keyifli okumalar dilerim..

Gelelim yazarın kaleminden bizim payımıza düşenlere:

Çocuklar her türlü insanla bağlantı kurabilmek için sevimli küçük köprülerdir.

Konuk, bize hiç ağır değildir. Konuk gelince bizde bütün zorlar kolaylaşır. Asıl konuk gelmeyince işlerimiz zorlaşır.

Kitaplık için yalnız tek odalı bir yer var. Kendi kendime gece gündüz düşünüyorum: Cahilliği yok edecek ilaç bilim değil mi? Evet, bilim. İşte  o da kitapların içindedir. Cahilliği ancak okumakla yenebiliriz. Karanlığı okuyup öğrenmekle, kafayı ışıklandırmakla yenebiliriz.

Kitap sevgisi de bütün öbür sevgiler gibi doğuştan vardır ama uyuyordur. Onun zamanı gelince uyandırılması gerekir.

Kitaplara yapılan kıyım halka yapılan kötülüktür bence. Ben buna hiç dayanamam. Nerede böyle bir olay, böyle bir kitap kıyımı görsem o an başkaldırasım gelir. Başım döner, gözüm önünü görmez.

Bir toplumun en büyük yerleşiminden küçük yerleşimine kadar her yerinde kitaplıklar varsa, halkı kitap okuyorsa o toplum her işine yetip artacak parayı bulabilir. Akıl bu, okumayınca kafa çalışır mı? Kafa çalışmayınca para kazanılır mı? Aklı uyandıracak olan da kitap, kitaplık. Ben böyle düşünüyorum.

Köye kitaplık açmak, çeşme götürmek gibidir. Kitaplığın girdiği yerden bilmezlik kaçar, gider.

Fatih'in ünlü sözünü düşünüyorum: Bir şehir kurmanın olmazsa olmaz üç yapısı vardır: Kitaplık, kanalizasyon, hamam!

Yurda yenilik getirmek, halka ışık götürmek yalnız sizde değil eskiden beri her yerde zordur.

Gönül dediğim bir sırça saraydır. Bir kez kırıldı mı, yapılmaz artık!

Bir kitap tanıtımının daha sonuna geldik. Sevgiyle kalın ama kitapsız kalmayın...

:)