Bir yerde boşluk varsa orası eninde sonunda boşluğun yakınındaki enerji sahibi öğeler tarafından doldurulacaktır. Bunun kaçarı yok.. Bir yeri boş olarak muhafaza etmek istiyorsanız enerji harcamalı, gayret sarf etmelisiniz. Boşluğun kalitesi (saflığı) arttıkça muhafaza etmek için sarf edilmesi gereken çaba da artacaktır..
Bu konuyla ilgilenmem, bir öğle yemeğinde, uçak mühendisi bir arkadaşla uçak kanatlarındaki damlacık (airfoil) yapısının uçağı nasıl yukarı kaldırabildiğini tartışmamızla başladı. Bilindiği üzere, damlacık yapılı uçak kanadının üst kenarı alt kenara göre daha bombelidir. Üst yüzeyin L1 mesafesi, alt yüzeyin L2 mesafesinden daha uzun tasarlanmıştır. Kanadın ön kenarı hava içinde hızla ilerlerken havayı üst ve alt tarafa olmak üzere ikiye böler. Kanadın kesitinde de görüldüğü gibi damlacık yapısında, alt kenar daha kısa olduğundan, alt tarafa bölünen hava moleküllerinin kanadın arka kenarına ulaşmasının üst tarafa bölünen hava moleküllerinin arka kenara ulaşmasından daha çabuk gerçekleşmesi gerekir.
Eğer aynı anda ulaşamazlarsa kanadın üst kenarının arka kısımlarında hava moleküllerinin mevcut olmadığı bir boşluk (vakum) oluşması gerekir. Fakat yüksek basınca sahip hava ortamı içinde bu mümkün değildir. Zira enerji sahibi hava molekülleri dört bir yöne çok hızlı bir şekilde hareket ettiklerinden bu boşluğu tanecik bombardımanıyla hemen doldurmaya başlarlar ve kanadın arka kısmında bu hava akışından dolayı girdaplar oluşur. Bu olaylardan dolayı oluşan boşluk (aslında daha az yoğun hava), kanadın üst tarafındaki basıncın kanadın alt tarafındaki basınçtan daha az olmasına sebep olur. Kanadın altında oluşan basınç fazlalığı, kanadı yukarı doğru kaldıran bir kuvvet meydana getirir ve bu sayede uçaklar tonlarca yükle havaya kalkabilirler.
Hızı artan akışkanın basıncının azalacağını söyleyen Bernouilli Prensibi de yukarıda anlatılan olayların fiziksel kanun olarak düzenlenmiş şeklidir aslında. Bu olayların temelinde gazların vakum oluşmasına kesinlikle izin vermeyen her yöne hareket eden tanecikli yapıları yatar. Aslında sıvılar ve hatta katılar da biraz böyledir. Daha da genellersek, bireylerden oluşan yapılar, yapı içinde oluşan boşluğu bir şekilde doldurmaya meyillidirler. Oluşan vakumlar eninde sonunda doldurulurlar.
Bireylerden oluşan yapılara aşağıdaki şekilde örnekler verebiliriz:
- Gazlar : Vakumu doldurma işlemi, gazların doğası gereği her bir gaz molekülünün sahip olduğu kinetik enerji sayesinde gerçekleşir.
- Sıvılar : Vakumu doldurma işlemi, yer çekimi etkisiyle aşağı yönde enerjiye sahip sıvı molekülleri sayesinde gerçekleşir. Eğer sıvıya basınç uygulanmışsa yer çekimi ve basıncın bileşimiyle oluşan enerji vakumu doldurur.
- Katı yapılar : Yine yer çekimi yönünde enerjiye sahip toz, kum gibi parçacıklar, yapı içinde oluşan herhangi bir vakumu ilk fırsatta doldurur.
- Difüzyon : Maddelerin çok yoğun ortamdan, az yoğun ortama doğru kendiliğinden yayılmasıdır. Fiziksel kimyada ise moleküllerin kinetik enerjilerine bağlı olarak rastgele hareketlerine denir. Difüzyon vasıtasıyla mevcut boşluklar sırası geldiğinde doldurulmaktadır.
- Trafik : Sıkışık ilerleyen bir trafikte önünüzdeki araçla olan mesafeyi fazla açarsanız oluşan bu boşluk muhakkak enerji sahibi bir şoför tarafından doldurulacaktır, yiyeceğiniz korna da cabası..
- Sosyal yapılar : Bir yerde otorite boşluğu varsa o boşluk muhakkak daha iradeli bireyler/toplumlar tarafından doldurulur. Devlet otoritesinin zayıf olduğu veya hiç olmadığı yerlerde anarşinin veya derebeyliğinin boy göstermesi buna en güzel örnektir. Mevcut hali itibariyle Orta Doğu, bölgedeki otorite ve sistem boşluğunun farkına varan enerjisi yüksek ülkeler/oluşumlar tarafından öyle bir doldurulmuştur ki bir daha kendine gelmesi yakın gelecekte mümkün gözükmemektedir.
- İnsan psikolojisi : Boşluğa düşen insanların daha çabuk kandırılmaları, kanun dışı yapılanmaların böyle insanları taraflarına daha kolay çekebilmeleri buna örnek olarak gösterilebilir..
Tarih boyunca, Aristo, Eflatun, İbn Rüşd, İbni Sina, Farabi ve daha başka bir çok düşünür/filozof boşluk (ve mekân) konusuna kafa yormuştur. Fakat kesin bir sonuca varılamamıştır. Onüçüncü yüzyılda bu konu etrafında çok şiddetli tartışmalar yapılmış. Tanrı'nın bile ideal boşluğu yaratamayacağı noktasına kadar gelinmiştir. Tartışmalar, 1277'de psikopos Etienne Tempier'in, Tanrı'nın güçlerinde hiç bir kısıtlama olamayacağını dolayısıyla da Tanrı'nın arzu ederse boşluk yaratabileceğini ortaya koyan kınamasını yayınlamasıyla sonlandırılmıştır. Fakat filozoflar bu konuya kafa yormaya devam etmişlerdir.
Aristo bu mevzuyu basitçe "Mekân, boşluk kabul etmez." olarak açıklamıştır. Tabiatın boşluktan hoşlanmadığını belirten ve boşluk korkusu anlamına gelen Latince "Horror vacui" ifadesi çağlar boyunca tartışılmıştır. Aslında tartışılmaya da devam etmektedir. İnsanlığın ulaştığı bilgi seviyesinin ve teknolojinin geldiği aşama itibariyle, bu konu artık daha çok termodinamikçiler tarafından tartışılmaktadır. Günümüzde, elektromanyetik dalgaların ve eter (aether) maddesinin olmadığı hiç bir yerin mevcut olmadığı görüşü yaygın olarak kabul edilmekle beraber bu ispatı zor husus halen insanoğlunun merakını cezbetmeye devam etmektedir..
İlginç ve çok bilgilendirici bir yazı olmuş. Elinize sağlık.
YanıtlaSilTeşekkür ederim.. Konu ilginç aslında, daha anlatacak çok şey var. Bu yazı özet sadece. Boşluğa düşmek mesela..
Silokudum ama gerçekten bilgim olmayan konular sadece boşluk konusu bilim ile dinin iç içe girdiği bir konu diye okumuştum....
YanıtlaSilEvet, bilim ve dinin iç içe olduğu felsefi bir konu.. Teşekkürler..
SilBu baya bir mühendis-i bir yazı olmuş.Edebi yazılarına alışmışım :) ama birsey söylemek istiyorum.Boş sanılan hiç bir yer aslında boş değildir.Sadece biz göremiyoruz ikamet edenleri :) ellerine saglk canm 💕
YanıtlaSilEvet biraz bilimsel bir yazı. Eşim kafasına takılan bir konuyu irdelemiş.Haklısın hiçbir yer boş değil.Bizim keşfetmemiz gereken çok şey var.:)
SilDeğerli eşim,kainat sırlarla dolu.Sen de bir sırrı çok güzel irdelemişsin.Uçakların onca yükle havada durması hep ilgimi çekmiştir.Emeğine sağlık. Sevgiler:)
YanıtlaSilAa eşin mi yazdi ? Mobilde görünmüyor kimin yazdigi kusuruma bakmayin :)
SilEvet eşim yazmıştı. Arcturus adıyla yayınlananlar kendisine aittir. Kusur oluşturacak bir durum yok.Sevgiler:)
SilSimdi gördüm.Yeni anladım nasıl oldugunu :) sevgiler hayrli iftarlar 😄
SilTeşekkürler, yorumunuz için.. Arada, ben de yazı yazarak parazit oluyorum eşimin bloğuna :))
SilSon yy.da teknoloji muazzam bir şekilde ilerlemiş olmasına rağmen halen insanoğlunun bilgi seviyesi denizde damla. Bilmediğimiz çoook şey var..
İyi iftarlar..
bu yazı boşluğa düşürdüüü anlamak zor yaa :)
YanıtlaSilKusura bakmayın :) en iyisi siz o boşluğu güzel düşüncelerle doldurun, teşekkürler yorumunuz için :)
SilFelsefi konular her zaman ilgi çekmiştir. Teşekkür ederim..
YanıtlaSilgerçekten ilginç bir yazı olmuş herkese katılıyorum :)
YanıtlaSilİlginizi çektiğine sevindim. Teşekkürler..
SilFizikle ilgili konular her ne kadar zor anlasam da ilgimi çok çekiyor. Anlamak için iki saat baştan okurum:D Şu sıra kuantum, çift yarık deneyi, Schrödinger'in kedisiyle falan bozmuş durumdayım. Çok ilginç geliyor.
YanıtlaSilEvet bahsettikleriniz insanın zihninin sınırlarını zorlayan mevzular.. Teşekkürler.
Siliçimizdeki boşluk bile rahatsız ediyor bizleri... Böylesi konular hakkında ufak da olsa bilgi sahibi olmuş olmak güzel. Teşekkür ederiz efendim.
YanıtlaSilBen teşekkür ederim okuduğunuz ve yorumladığınız için.:)
SilZevkle okudum bilgiler için teşekkürler:))
YanıtlaSilOkuduğunuz için biz teşekkür ederiz.:)
SilMerhaba izleyiciler bölümünden blogunuzu izledim. Sizde benim blogumu takip ederseniz sevinirim :)
YanıtlaSilTeşekkürler, hemen izlemeye aldım :)
YanıtlaSilhttps://seyler.eksisozluk.com/amp/her-sistem-bozulma-yonunde-egilim-gosterir-demenin-tek-kelimelik-hali-entropi
YanıtlaSil