Bir gün Muazzez ile Yusuf birlikteyken Şakir isminde paralı bir zat Muazzez'e sarkıntılık eder. Yusuf'tan ağzının payını alıp, dayak yer. Bunun intikamını almak isteyen Şakir, çeşitli entrikalarla Yusuf'a acı çektirmeye yemin eder. Şakir, Muazzez ile evlenmek istemekte, Kaymakam Selahattin Bey ise buna pek yanaşmamaktadır. Bu durumu tek onaylayan Şahende Hanım'dır. Olayların akışında sahneye Yusuf'un arkadaşı Ali çıkar. Ali de Muazzez ile evlenmek istemektedir. Bunu öğrenen Şakir, bir olay anında Ali'yi vurur ve ölümüne sebep olur. Ancak parasını ve nüfuzunu kullanıp ceza almaktan kurtulur. Tabii entrikalar bunlarla sınırlı kalmaz.
Yusuf'un Muazzez'e sevgisi her geçen gün artmaktadır. Yaşanan olayların akabinde, Yusuf kızı kaçırır ve evlenirler. Onları arayan Kaymakam Selahattin Bey sonunda izlerini bulur ve onlardan geri dönmelerini ister. Geri döndüklerinde Yusuf'a devlet dairesinde iş bulur. Fakat Kaymakam bir gün ölür ve zor günler başlar. Yeni gelen Kaymakam, Yusuf'a farklı bir görev verir. Yusuf'un hayatı görevi gereği hep seyahatlerde geçer dolayısıyla evine çok uğrayamamaktadır. Bunu fırsat bilen eğlenceye düşkün Şahende Hanım evinde partiler düzenlemekte, kızını da buna alet etmektedir. Yusuf çok da ahlaklı olmayan bu eğlenceleri her görevden dönüşte çevreden duymakta ve kayınvalidesi Şahende'yi uyarmaktadır. Bu eğlencelere katılanlardan biri Şakir diğeri de yeni kaymakamdır. Varın gerisini siz düşünün. Bir gün Yusuf eğlenceyi basar ve rastgele kurşun sıkar. Bu olayda ağır yaralanan Muazzez'i alıp oradan uzaklaşır. Oysa Muazzez'in yaralandığının farkında değildir. Yola daha fazla dayanamayan Muazzez ölür.
Sabahattin Ali, bin dokuz yüz otuz yedi doğumlu bu romanında lirik ve romantik bir aşk öyküsüyle karşımıza çıkıyor. Romanda insanların zulmünü ve birbirini aldatmalarını akıcı bir dille ele alıyor.
Bu kitabı okurken bazen kızıyor, bazen hüzünleniyorsunuz. Kuyucaklı Yusuf yaptıklarıyla bazen de sizi gülümsetiyor ve size iyi ki bunu yapmış dedirtiyor. Sonu dramatik bitse de, romanda hayatın devam ettiğinin, her şeye rağmen güçlü olmak gerektiğinin mesajı veriliyor.
Gelelim kitaptan alıntılar kısmına. Kuyucaklı Yusuf der ki;
Hayat, birbirinden ayırdıklarını, kısa bir müddet için tekrar yaklaştırır gibi olsa bile, uzun zaman yan yana bırakmıyordu. Geçen günleri bir daha geri getirmek mümkün değildi ve sadece hatıralar, iki insanı birbirine bağlayacak kadar kuvvetli değildi.
Bir işte kasıt ne ise hüküm ona göredir.
Hayattan fazla şeyler bekleme. Dünyada her felaketin içinden en az zararla sıyrılmanın yolu hayata uymak, muhite uymak, hiç sivrilmemektir.
Kendisinin dünyaya bir iş için geldiğini müphem bir şekilde hissediyor fakat bu işin ne olduğunu bilmiyor ve etrafında kendisine "Bu benim işim!" dedirtecek bir şey göremiyordu.
Geçen gün ceza reisi bir kitap verdi söyle karıştırdım. Derin bir şey. İsmi Amak-ı hayal. Senin anlayacağın hayalin dibi. Orada yazıyor: Bir gün Allah, peygamberleri çağırıp sormuş: Saadet nedir? demiş. Her biri kendilerine göre cevap vermişler. Musa: Arzı Mev'uda gitmektir; İsa: Bir yanağına vurana ötekini uzatmaktır. Buda: Hayatta hiçbir arzusu olmamaktır, yollu şeyler söylemiş. Sıra bizim Muhammed'e gelince: "Saadet, hayatı olduğu gibi kabul etmektir..." demiş. Ne doğru söz! Hayatı olduğu gibi kabul etmeli ve ona ne bir şey ilave etmeli, ne de ondan bir şey eksiltmeli... Bazı şeyler vardır, canımızı sıkar; " Bu neden böyle? Böyle şeyleri dünyadan kaldırmalı!" deriz. Bazı şeyler de mevcut değildir. İçimizden bunların olmasını ister, hatta bu uğurda çalışırız. İkisi de saçma ve faydasızdır. İnsan dediğin mahluk hiçbir şeyi değiştiremez. Bunun için, gönlünün rahat olmasını istersen, gördüğün fenalıkların bile bir hikmeti olduğunu düşün ve yeryüzünde olmayan iyilikleri oraya getirmek sevdasına kapılma... Sonra en mühimi: Kendini halinden şikayet etmeye alıştırma! Ömrümün sonuna kadar dövünsen bu hayatın cefası tükenmez; kendine etmiş olursun.
İnsanlar birbirinin maddi yardımlarına ve paralarına değil, sevgilerine ve alâkalarına muhtaçtırlar. Bu olmadıktan sonra, aile sahibi olmanın hakiki ismi, bir takım yabancılar beslemek idi.
İçindeki bütün yıkıntılara, bütün kederlere rağmen başını yere eğmek istemiyordu. Matemini ortaya vurmadan tek başına yüklenecek ve yeni bir hayata doğru yürüyecekti.
Bu kitabın sonunda bize de yolun açık olsun Kuyucaklı Yusuf demek düşer. Keyifli okumalar dilerim..
Müthiş bir hikaye
YanıtlaSilMüthiş gerçekten.Sabahattin Ali'nin kalemine sağlık.
SilKuyucakli Yusuf, Sabahattin Ali'nin okumayi istedigim kitaplarinin basinda geliyor. :)
YanıtlaSilEn kısa zamanda okumanızı tavsiye ederim.:)
SilÖnceliği buna mı versem acaba okumak için? :)
YanıtlaSilOlabilir tabii :)
SilEski yıllarda okumuştum tekrar okumak gerek. Şu sıralar öykü kitapları okuyorum.Sevgiler
YanıtlaSilTekrar okunabilecek kitaplar arasında Kuyucaklı Yusuf.
SilSevgiler...
ay vallahi özetini heyecanla okudum yaaa daha uzun yazsaydın keşkee :)
YanıtlaSilDaha uzun yazardım ama kalanlar da okuyacak olanlara kalsın istedim.:)
SilBen de okumuştum, sonu üzmüştü.. Sabahattin Ali'nin dilini seviyorum :))
YanıtlaSilSonu hüzünlü bitiyor gerçekten.Dilini sevdiğim yazarlardan benim de.:)
SilGerçekten müthiş bir hikaye. Ben de okumayı istiyorumm
YanıtlaSilUmarım en kısa zamanda okursunuz.:)
SilSabahattin Ali'nin okuduğum ilk kitaplarından biriydi. Hikayeyi sevmiştim, yazarın dilini de seviyorum :)
YanıtlaSilBen de seviyorum.:)
SilHarikadir sizde cok guzel anlatmissiniz:))
YanıtlaSilCok güzel anlatmissinnnn :) bide meraba kusagı iyi geceler 💙😘
YanıtlaSilTeşekkür ederim. İyi geceler:)
SilOkunmayı bekleyen ne güzel kitaplar var.
YanıtlaSilEvet ben de okumaya zaman yetmeyecek diye korkuyorum bu güzellikleri.
SilSeneler seneler önce okudum. Geçen gün kütüphanemde başka bir şey ararken gözüme çarptı, "tekrar okusam" diye düşündüm tesadüf:)
YanıtlaSilTekrar karşınıza çıktığına göre bir kez daha okumanın vakti gelmiştir belkide.Hoş tesadüfler bunlar.:)
Silokumuştum sanırım.hatırlamak güzel oldu.:)
YanıtlaSilHatırlatmak da güzel hem kendime hem sizlere.:)
SilHayat, birbirinden ayırdıklarını, kısa bir müddet için tekrar yaklaştırır gibi olsa bile, uzun zaman yan yana bırakmıyordu. İşte tam olarak da özeti bu sanki.
YanıtlaSilEvet,bir özet niteliğinde.:)
Sil:( Hüzünlü bir hikaye... OKumak isterim, nasip bakalım. Hayırlı kandiller.
YanıtlaSilEvet biraz hüzünlü.Sanırım bir parça sizin gibi.Sayfanıza girdiğimde biraz hüzün kokladım sanki.Hayırlı kandiller.
SilSabahattin Ali nin çok severek okuduğum kitaplarından birisidir. En can alıcı noktaları bizlerle paylaşmışsınız emeğinize sağlık. Sevgiler ...
YanıtlaSilBenim de dilini sevdiğim bir yazar.Bu kitabını da severek okudum.Teşekkür ederim.Sevgiler...
SilKaç kere aldım ve hediye ettim bi türlü sıra gelmedi ve hep aklımda.Sabahattin Ali'nin dilini anlatımını seviyorum. Sıcacık aktarmışsın yüreğinden kalemine dökülmüş kelimeler tane tane...
YanıtlaSilBu kez de kendinize hediye edin bence derim.:) Sizin de sıcak yorumunuz için teşekkürler.:)
SilGözəl bir hekayədi varmış. Ah mən də romantik bir əsər oxumaq arzusundayam. Amma fürsət olmur heç cür. Yazınızı oxuyunca həvəsim bir az da artdı :) Sevgilər.
YanıtlaSilİlk fırsatta okursunuz o halde.Sevgiler.:)
SilSabahattin Ali'nin bu kitabını çok merak ediyorum. Yakın zamanda okuyacaklarım arasında var. Etkinlikten geldim ben de sizi takibe aldım. http://kitapokurum.blogspot.com.tr
YanıtlaSilHoşgeldiniz.Sabahattin Ali'nin dilini seviyorum.Mutlaka okuyun derim...
Sil